“Vefât ettiğimde üzerime Kur’ân-ı kerîm okuyunuz”

Osman Bedreddîn Efendi Anadolu’da yetişen büyük velîlerdendir. 1858 (H.1274)’de Erzurum’da doğdu. Tabur imâmlığı yapması sebebiyle Palu’ya tayini çıktı. Burada Mahmûd Sâminî hazretlerinin sohbetiyle şereflendi ve kısa zamanda tasavvufta yetişip kemâle erdi; on sekiz günde icâzet aldı. Vazîfesi sebebiyle üç-dört sene Palu’da kaldı. Bu arada hocasının sohbetlerinde bulundu. Daha sonra vazîfesi icâbı askerî taburla birlikte Dersim’e gitti. … Devamını oku

“Resûlullahın misâfiri kimdir?”

Ahmed bin Hadraveyh hazretleri, Belh şehrinde yaşayan velîlerdendir. Doksan beş yaşında Belh’te vefât etti. Bu büyük zât, birkaç “din adamı” ile birlikte Hacca gitti bir sene. Haccı edâ ettiler. Medîne’ye geldiler. Mescid-i Nebîye varınca, yol arkadaşları “Acıktık, gidip bir şeyler yesek mi?” dediler. Onlara hayretle sordu: “Biz şu an neredeyiz?” “Mescid-i Nebî’deyiz.” “Yâni Resûlullahın misâfiriyiz, burada … Devamını oku

Peygamber Efendimizin şefaati

Sual: Peygamberlere şefaat izni verileceği kitaplarda yazılı. Peygamber efendimiz de ümmetine şefaat edecek mi ve kimler bu şefaatten faydalanacaktır? Cevap: Mahşer günü, kabrinden ilk önce Resulullah efendimiz kalkacaktır. Üzerinde Cennet elbisesi bulunacaktır. Burak isimli bir hayvan üzerinde mahşer yerine gidecektir. Peygamber efendimizin elinde Livâ-ül-hamd denilen bayrak olacaktır. Peygamberler dahil bütün insanlar bu bayrağın altında duracaktır. … Devamını oku

Bid’at fırkalarının çıkışı…

Mutezile, Cebriye gibi sapık fırkaların önderleri derin âlim idi. Kur’ân-ı kerime kendi anlayışlarına göre mânâ verdikleri için sapıttılar. Böylece çok sayıda sapık fırka meydana çıktı. Bunların çıkacağını da, Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) önceden haber vermişti. Resulullah’ın açıklamaları olmadan, günümüzün insanları bir tarafa, en büyük âlimler bile, dinin bütün hükümlerini Kur’ândan öğrenemez. Mesela iman … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3863

Bu yol, çileli bir yoldur. Mübarek Hocamız ‘kuddise sirruh’ buyurdular ki; Hizmette insan ne kadar çok ilerlerse, Allah indinde o kadar makbuldür. Çünki hilkatte çile vardır. Allahü tealanın çileye müptela kıldığı kulları çok şükr etsinler ki, herhalde âhirette keder, çile çektirmemeyi murad eden cenab-ı Hak, bu dünyada sıkıyor, üzüyor. Hamd et! Burada gördüğünüz her şey … Devamını oku

Nefsini tanıyan tevazu sahibi olur…

“Bir kimsenin kalbinden hayâ ve heybet duygusu gittiği zaman, artık onda hayır kalmaz.”   Hacı Ali Muhtefî Anadolu’da yetişen büyük velîlerdendir. Rumeli’deki Tırhala’da doğdu. İstanbul’da Bayramiyye yolu büyüklerinden Hüsâm Efendiye intisab etti. 1615 (H.1024) senesinde İstanbul’da vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki: “Edepten mahrum bırakılan bir kimse, bütün hayırlardan mahrum bırakılmış olur.” “Tevekkül; yüce Allah’a en … Devamını oku

Rabbimiz bir kulunu severse…

Kûfe’de doğup Basra’da vefât eden Süfyân-ı Sevrî hazretlerinin, ölüm hastalığında çok karnı ağrıyordu. Bu sebeple, sık sık abdesti bozuluyordu. Ama her defâsında tekrar abdest alır, en ufak bir gevşeklik göstermezdi bu hususta. Abdestli ölmek istiyordu. Hep buna duâ ediyordu. Bunun için bir dakika bile abdestsiz bulunmazdı. Bu yüzden, “altmış defâ” abdest aldı bir gece. Ve vefâtı yaklaştı. Yakınlarını çağırıp; … Devamını oku

Peygamber efendimizin üstünlükleri

“Mahluklar içinde ilk olarak Muhammed aleyhisselamın ruhu yaratılmıştır.”   Süal: Peygamber efendimizin, yaratılanların en üstünü olduğu, dost ve düşman tarafından bilinmektedir. Peki bu üstünlükler ana hatları ile nelerdir? Cevap: Resulullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) üstünlüklerinden, faziletlerinden bazısı, kitaplarda şöyle bildirilmektedir: Mahluklar içinde ilk olarak Muhammed aleyhisselamın ruhu yaratılmıştır. Allahü teâlâ, Onun ismini Arşa, Cennetlere ve … Devamını oku

Müslümanın korkması gereken hususlar…

Bir insan yaşadığı şu dünya hayatında imanını muhafaza edebilmiş ve imanla son nefesini verebilmişse bahtiyardır…   Müslümanın bazı hususlarda çok korkması gerekmektedir. İmansız ölmekten korkmak… En çok korkulması gereken şey bu olmalıdır. Bir insan yaşadığı şu dünya hayatında imanını muhafaza edebilmiş ve imanla son nefesini verebilmişse bahtiyardır. Bu ona kâfidir. Bu saâdete kavuştuktan sonra bütün dünya saltanatını birden … Devamını oku