Müslüman’dan, Yahûdî’ye de Hıristiyan’a da zarar gelmez…

Müslüman örnek insan demektir. Zaten İslamiyet’in ilk zamanlar kısa zamanda hızla yayılması, Müslümanların güzel ahlâkı sebebiyle oldu…   İsâ aleyhisselâmın diri olarak semâya kaldırılışından sonra, üçyüz sene içerisinde putperestler ve Yahûdîler, defalarca Nasrânîlere umûmî katliâmlar yaptılar. Ellerinde bulunan kitapları ve risâleleri, yırtarak ve yakarak yok ettiler. Emirleri altında bulunan Îsevîlere, her geçen gün hakâretlerini arttırarak … Devamını oku

“Kim, şirk koşmadan ölürse, Cennete girer”

“Fakirler, zenginlerden, dünyâ seneleriyle beşyüz yıl, âhıret günüyle yarım gün, önce Cennete girer.”   Ebû Bekir bin Iyaş hazretleri hadîs ve kırâat âlimlerinden olup meşhûr kırâat âlimi İmâm-ı Âsım’ın râvilerinden ve hadîs ilmi âlimlerindendir. 97 (m. 715) senesinde doğup, 193 (m. 808)’de Kûfe’de vefât etti. Bildirdiği hadîs-i şerîfler: “Sahur yemeğini yiyiniz, çünkü sahur yemeğinde bereket vardır.”  … Devamını oku

Dergâhı yıkmaktan vazgeçin!

Hindistan evliyâsından Alâüddîn-i Sabîr hazretleri zamânında, Hindistan’da Ganj Nehri’nin üzerine bir “kanal” yapılması düşünülmüştü. İstişâreler yapıldı. Sonra karar verildi. Ve başladı hazırlıklar. Önce bir plân yaptılar. Bu plâna göre, bu zâtın dergâhından geçiyordu kanal. Bunun için de yıkılması gerekiyordu dergâhın. Müslümanlar râzı olmadılar. Karara da mâni olamadılar. Bir ingiliz mühendise verilmişti inşaat. Yâni o yaptıracaktı. Ve çalışma başladı. Çadırını, … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3939

Bir mübarek zât Mısıra gitmiş. Mısır kıtlık, kuraklık; dualar fayda vermiyormuş. Hallerine acımış, araya girsem iyi olur diye içine bir his gelmiş. Cemaati çağırmış, ayağa kalkmış, ey cemaat, ben dua edersem, Allahü teala inşaallah size çok yağmur verir. Ancak Allahü tealaya sadaka verilmezse, Allah dualarınızı kabul etmez, demiş. Bir cübbesi varmış, ortaya atmış, Allahü tealanın … Devamını oku

Beş şeyi yapmayan kimse…

Kâfirlerden bir “zâlim”, bir grup askeriyle Hindistan evliyâsından Alâeddîn Sabîr hazretlerinin dergâhını yıkmaya geldi bir gün. Zîra bilmiyordu bu zâtın büyüklüğünü. Emrette askerlerine; “Çabuk yıkın şurayı!” O anda askerlerin gözleri “Kör” oldu. Hemen anladı hatâsını. Vazgeçti yıkma fikrinden. Ve gelip özür diledi Hak’ın bu “Velî”sinden. O affedince açıldı askerlerin gözleri. Ve toptan “talebesi” oldular bu büyük velînin. ● ● ● Bu zât, bir … Devamını oku

Yüksek katlı binalar yapmak

Tekebbür, kibir için, övünmek için, yüksek bina yapmak haramdır!   Sual: Güzel, yüksek binalar, yapmanın dinimiz açısından bir mahzuru var mıdır? Cevap: Rutubetten kurtulmak, temiz hava almak niyeti ile yüksek bina yapmak caizdir. Tekebbür, kibir için, övünmek için, yüksek bina yapmak haramdır. Bir hadis-i şerifte; (Allahü teâlâ, bir kulunu sevmezse, malını haramlara sarf ettirir) buyuruldu. Tekebbür, kibir … Devamını oku

Dil, cennete de götürür cehenneme de!..

Dilimiz sayesinde derdimizi anlatabiliyor, ilim öğreniyor ve öğretebiliyoruz. Yine dilimiz yüzünden, gaileler yaşıyor, dert çekiyoruz.   Dil; küçücük bir organdır fakat ibadeti de, isyanı da büyüktür. Küfür ve iman ancak dilin şehâdetiyle açığa çıkar. Sahasının ne sonu vardır, ne de sınırı. Hayır da dilin alanına girer, şer de… Dilini dizginleyemeyenleri şeytan sürükler, uçurum kenarına çeker. Şeytanın … Devamını oku

Fakirleri doyurmak, her zaman sevaptır

Zarûret olmadan, kimseden bir şey istememelidir. Zarûret olmadan istemek haramdır.    Molla Yegân hazretleri Osmanlı devrinde yetişen büyük veli ve Hanefî mezhebi fıkıh âlimidir. İsmi, Mehmed’dir. Aydın’da doğdu. Çocukluğu Aydın’da geçti. Orada temel bilgileri öğrendikten sonra Bursa’ya gitti. Molla Fenârî’den ilim öğrenip icâzet aldı. Kendi adıyla anılan Molla Yegân Medresesinde senelerce müderrislik yaptı. Molla Fenârî’nin … Devamını oku

Hayber Kalesi’nin fethine niçin karar verilmişti?

Yahûdilerin ihânetleri -6- Hayber, Medîne-Şam yolu üzerinde, bol hurmalı, iç içe kalelerle çevrili, münbit arâzisi bulunan, çok mühim bir yerdi. Hayber, Yahûdîlerin elinde idi. Medîne’den çıkarılan Yahûdilerin bir kısmı da, buraya gelip yerleşmişti. Burası, bütün Hicaz Yahûdilerinin merkezi ve hisarlı bir kalesi durumunda idi. Peygamber Efendimizin (sallalahü aleyhi ve sellem) Medîne’ye hicret etmesinden sonra Yahûdi kabîleleri … Devamını oku

Ölenin kırkıncı gecesi!..

Sual: Ölenin 40., 53. günleri, ölünün kabrinin başında yemek dağıtmak, mevlit okutmak dinimizce uygun mudur? Cevap: Ölünün ardından, kırkıncı, elliüçüncü gibi günlerde helva, çörek gibi şeyler yapmak, kabir başında  dağıtmak, mevlit okutup yemek vermek mekruhtur. Bunların çoğu, gösteriş, şöhret için yapılmaktadır. Bu bidatler yapılırken, araya nice haramlar da karışmaktadır. Bunların yapılmasını vasiyet etmek de batıldır. Kırkıncı … Devamını oku