Âlemin dışı güzel içi ibrettir…

Âlemin dışı güzel içi ibrettir… Ömer İbn-i Fârid hazretleri büyük velîlerdendir. 1180 (H.576) senesinde Mısır’da doğup, 1238 (H.636) senesinde yine burada vefât etti. İlk tahsilinden sonra Şâfiî fıkhı ile meşgûl oldu. İbn-i Asâkir’den hadîs-i şerîf ilmini aldı. Büyük hadîs âlimi Münzirî ve başkaları kendisinden hadîs-i şerîf rivayet etti. Ezher’de hatiplikle meşgûl oldu. Sonra tasavvuf yoluna … Devamını oku

Kuş gibi hafifleyen cenâze!

Kuş gibi hafifleyen cenâze! Bağdat’ta yaşayan Mârûf-i Kerhî hazretleri; hayâtı müddetince müslim gayrimüslim, herkese iyilik ederdi. Bunun için vefâtını duyan gayrimüslimler üzüldüler. Cenâzesine geldiler. “O, bizdendi” dediler. Ve cenâzeyi kendi kabristanlarına götürmek istediler. Karşı taraf râzı olmadı. Onlarsa inatla direttiler. Münâkaşa gittikçe sertleşiyordu ki, yakınlarından biri, araya girip “Durun! Bu hususta, kendisinin vasiyeti vardı” dedi. “Nedir?” dediler. … Devamını oku

Özrü olmadan ruhsatla amel etmek

Özrü olmadan ruhsatla amel etmek Sual: Bir Müslüman, hiçbir özrü yokken, kitaplarda ruhsat diye bilidirilen kolay hükümleri toplayıp bunlarla amel edebilir mi? Cevap: Bütün mezheblerde, yapılması kolay işler yani ruhsat bulunduğu gibi, yapılması güç yani azimet olan işler de vardır. Azimet olan işi yapabilecek kimsenin, kolay işi yapmaya kalkışması, din ile oynamak olur. Azimeti yapmaktan … Devamını oku

“Bu nasıl bir tevekküldür?..”

“Bu nasıl bir tevekküldür?..” Muteber kitaplarda “Tevekkül” şöyle tarif ediliyor: Dinimizin bildirdiği sebeplere yapıştıktan sonra neticeyi sebeplerden değil, sebepleri yaratandan beklemektir.  (Bir işe başladığın zaman, Allahü teâlâya tevekkül et, Ona güven!) âyet-i kerimesi, tevekkül ile beraber azmederek çalışmak gerektiğini gösteriyor. (Al-i imran 159)Tevekkül, herhangi bir işin, dinen, örfen sebeplerine yapışarak gayret gösterip, neticeye ihlasla teslim olmaktır. Yani sonucu … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3842

Sevgi olmazsa hiçbir şey olmaz. Biz teyp değiliz ki, beynimize dolduralım da, ondan sonra onu satalım. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyorlar ki; ilimden maksat, hallenmektir. Onu yemektir, içmektir. İki üç talebe hocalarına gitmişler. Hocam, aynı kitabı biz de okuyoruz, siz de okuyorsunuz. Hani biz de Se’âdet-i Ebediyye okuyoruz, siz de Se’âdet-i Ebediyye okuyorsunuz. Ama sizin bir … Devamını oku

Dinin ruhuna aykırı imiş

Sual: Yazarın biri; (Her ne kadar hadislerde hayzlı ve nifaslı kadınlar namaz kılamaz, oruç tutamaz, Kur’ana dokunamaz deniyorsa da, namaz kılmasında, oruç tutmasında ve Kur’ana dokunmasında sakınca yoktur. Bu hadisler dinin ruhuna aykırıdır. Bir de kütüb-i sitte denilen altı hadis kitabında, kasten orucu bozanlara, ceza olarak 61 gün oruç tutmaları gerektiği bildiriliyorsa da, bu da … Devamını oku

Cami adabı…

Cami adabı… Bu sene iznimizde Çanakkale sahillerinde ve Kazdağlarında 10 gün kadar dinlendik… Cuma günü, bulunduğumuz yerin sahilindeki bir camiye gittik. Allahü teala razı olsun bir hayırsever çelik konstrüksiyondan güzel bir cami yaptırmış. Ancak içeri adımımı atar atmaz şoke oldum! Denize girdiği plaj kıyafetiyle geleni mi ararsınız? Okul sıraları gibi banklara ve taburelere oturanları mı ararsınız?.. … Devamını oku

“Kim kanâat ederse geçimi iyi olur…”

“Kim kanâat ederse geçimi iyi olur…” Ebü’l-Ferec İbn-i Cevzî hazretleri tefsîr, hadîs, târih ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimi olup büyük velîlerdendir. 1117 (H.511) senesinde Bağdât’ta doğdu. Devrini büyük âlimlerinden ilim tahsil etti. Ebü’l-Ferec beş medresede ders verdi. Yüz binden fazla kişi onun vaazları sebebiyle tövbe etti. Vaaz meclislerinde halîfe, vezîr, sahib-ül-mahzen (hazîne bakanı) ve büyük … Devamını oku

Hep abdestliydi…

Hep abdestliydi… Bağdat evliyâsının büyüklerinden Mârûf-i Kerhî hazretleri; abdesti bozulunca hemen tâzeler, bir an bile abdestsiz durmak istemezdi. Dicle kenarında uyudu bir gün. Uyanınca teyemmüm etti. Yanındakiler gördü. Ve ona sordular ki: “İşte Dicle efendim, su varken niçin teyemmüm ettiniz?” Merak etmişlerdi. Mübârek zât onlara; “Dicle’ye kadar ömrüm var mı bakalım. Zîra ecel âni gelir” buyurdu. … Devamını oku

İnananlar hep az olmuştur!

İnananlar hep az olmuştur! Sual: İlk insandan itibaren, gönderilen bütün Peygamberlere ve dinlere inananlar hep az, inanmayanlar ise hep çok mu olmuştur? Cevap: Allahü teâlâ, Cenneti, Cehennemi önceden yarattı. Her ikisini, insan ve cinle dolduracağını, ezelde dileyip, bunu Peygamberleri vasıtası ile gönderdiği kitaplarında bildirdi. Âdem aleyhisselâmdan beri, Cennete gidecek imanlı, iyi insanlar olduğu gibi, Cehenneme … Devamını oku