İslam’da demek

Sual: (İslam’da…) diye bir cümle kurmak yanlış mıdır? “İslam’da zekât”, “İslam’da namaz” veya “İslam’da hac” gibi isimler altında makaleler, kitaplar yazılıyor. Dört hak mezhepten birine göre yazılmamış olmaları yanlış mıdır?CEVAPElbette yanlıştır ve mezhepsizliktir. Kur’andan, Sünnetten kendi anladığını din sanmak çok tehlikelidir. (Şu mezhebin şu hükmü isabetlidir) diyerek farklı bir yol tutmak da mezhepsizlik olur. Mesela, … Devamını oku

Dünya ve âhiret saadeti için…

“Ey benim Peygamberime inananlar! Eğer kâfirlerin sözlerine aldanıp da, Resûlümün yolundan ayrılırsanız, dünyada ve ahirette zarar edersiniz.”   Muhammed aleyhisselâmı sevmek herkese farzdır. Cenâb-ı Hakkı sevmek de buna bağlıdır. Allahü teâlânın sevgili peygamberini sevmedikçe, O’na uymadıkça, Allahü teâlâyı sevmek saadeti ele geçemez. Kur’an-ı kerîmde meâlen buyuruldu ki: “Allahü teâlâyı seviyorsanız bana tâbi olunuz! Bana uyanları … Devamını oku

Ölümden önce olan her şeye dünyâ denir…

Dünyâ bala, içine düşenler de sineğe benzer. Nîmetleri geçici, hâlleri değişicidir…   Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretleri Anadolu’da yaşayan evliyânın ve âlimlerin büyüklerindendir. 1703 (H.1115) senesinde Erzurum Hasankale’de doğdu. Siirt’in Tillo ilçesinde İsmâil Fakîrullah hazretlerinin sohbetlerinde yetişerek yüksek derecelere ulaştı. İcazet alarak Erzurum’a döndü ve talebe yetiştirdi. Bir ara İstanbul’a gitti. Mahmûd Han ile görüştü ve saray kütüphânesinde … Devamını oku

“Benim altınla işim yoktur!”

Medîne’de yaşayıp orada vefât eden Safvân bin Süleym hazretlerini, zamânın halîfesi iyi tanır ve çok severdi bu zâtı. Bir gün onun bulunduğu şehre gelmişti. Vâliyle şehri gezerken bir mescitte birini bu zâta benzetti. Ve vâliye sordu: “Şu direğin yanındaki kimdir?” “Ona Safvân bin Süleym derler.” Tahmininde yanılmamıştı. Hizmetçiye bir kese “altın” verip “Bunu, şu direğin yanında oturan zâta götür ver” dedi. … Devamını oku

Dua; lafzi ve fiilî olarak iki türlüdür

Dua, Allahü teâlâdan bir şey istemek demektir. Dua etmeyen, arzusuna kavuşamaz…   Sual: Dua ne demektir ve  dua yalnızca dil ile mi yapılır? Cevap: Dua, Allahü teâlâdan bir şey istemek demektir. Dua etmeyen, arzusuna kavuşamaz buyurulmuştur. Dua; lafzi ve fiilî olmak üzere iki türlüdür: 1-Lafzi dua; Allahü teâlâdan lafız, söz ile istemektir. Bu duanın kabul olması için … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3855

Din kardeşlerinizi çoğaltın; hadîs-i şerîf var. Bildiğiniz üzere dînimiz şâhidlik üzerine kurulmuştur. İki şâhid bir müsliman için; biz şâhidiz, bu müsliman Ehl-i sünnet diye şâhidlik yapsalar, ne kadar günahları varsa cenâb-ı Hak hepsini affediyor. O iki şâhidin hâtırına o kulunu affediyor. Bundan daha büyük neşe, zevk, safâ olur mu? Allahü teâlâ bu neşemizi kıyamete kadar … Devamını oku

Reform nerede gerekli?

Sual: (Ebu Hanife’nin ve diğer mezhep imamlarının ictihatları, zamanla nass gibi, vahiy gibi kabul edilmiş, mezhep ictihadları dondurularak yeni ictihadlara fırsat verilmemiştir. Yaptıkları ictihadlar, dinin emirlerini arttırmış, dini zorlaştırmıştır. Kolaylığı emreden dinde yeni reformlar yapılarak bu durumlar düzeltilmelidir) deniyor. Reformdan kasıtları nedir?CEVAPBunu reformcuların kendilerine sormak gerekir, fakat niyetleri iyi olsa bile, dinde reform yapmak dinsizlik … Devamını oku

Ana-babaya, evladın yapacağı hizmetler…

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Ana-babası, yanında ihtiyarladığı halde, (rızalarını alamayıp) Cenneti kazanamayanın burnu sürtsün.”   İmam-ı Nesefî hazretleri bildiriyor ki: Ana-babanın evladı üzerinde seksen kadar hakkı vardır. Sağlığında olan kırk haktan onu beden ile onlara yapacağı hizmetlerdir. Başlıcası şunlardır: 1. Hizmet ederek rızalarını almalıdır. Ana-babaya hizmette kusur etmemelidir Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Ana-babası, yanında ihtiyarladığı halde, [rızalarını alamayıp] Cenneti kazanamayanın burnu sürtsün.) [Tirmizi] 2. Ana-babaya iyilik … Devamını oku

Yersiz söz etmekten dilinizi tutunuz!..

“Bütün hâllerinde, sana yardımcı olacak ve kemâle götürecek arkadaşı seç!”   Aşçı Dede Osmanlı evliyasından olup ismi İbrâhim Efendidir. 1828 (H.1244) senesinde İstanbul’da Kandilli’de doğdu. Erzincan’a giderek. Hâlidiyye yolu büyüklerinden Şeyh Vehbi Hayyât’ın (Terzi Baba) halîfesi Hacı Fehmi Efendi’ye intisab etti. Bir hac seferinde Medîne’de vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki: “Uygun olmayan yerlere gitmekten çok … Devamını oku

Her işte Allah’tan kork ve titre!

Basra’da yetişen fıkıh ve hadîs âlimlerinden Sâlih bin Beşîr hazretleri, Tâbiîn’dendir. O devrin halîfesi Mansur, bu zâta; “Bana bir nasîhat edin de saltanat işlerini ona göre yapayım” diye ricâ etti. Büyük zât; “Ey halîfe! Sana tavsiyem şudur ki, Allah’ın kullarına merhametli ol. Ahlâkını Resûlullahın ahlâkıyla süsle. Her işinde Allah’tan kork. Adâleti elinden bırakma” dedi. Ve ardından; “Ey halîfe! Milletine … Devamını oku

Secde, sert yere yapılır

Pirinç, darı, keten tohumu gibi kaygan şeyler üzerine secde sahih olmaz.   Sual: Namaz kılarken, secdeye gidildiğinde, dizlerin veya ellerin yere konulmasında bir sıra, bir öncelik var mıdır ve secde yumuşak bir şey üzerine yapılabilir mi? Cevap: Konu ile alakalı olarak İbni Âbidînde deniyor ki: “Secde yaparken, önce iki diz, sonra iki el, sonra burun ve … Devamını oku