İçinde hayvan ölüsü bulunan su…

Ördek, kaz gibi karada doğup, suda yaşayan hayvan ölünce, küçük havuz, necis, pis olur.   Sual: Su içinde yaşayan hayvanlar, ölünce, bu su ile abdest ve gusül alınabilir mi? Cevap: Suda yaşayan balık, yengeç, su kurbağası, suda ölünce, bu su ile abdest ve gusül almak caizdir. Toprak kurbağası ve yılanından, akıcı kanı olmayanları da, suda ölünce, … Devamını oku

Bin yıl yaşasan da…

Kısa bir ömür ile, uzun bir ömür arasında fazla bir fark yoktur. İkisinin de sonu ölümdür. Ebedî bir hayata nisbeten hiç sayılır…   Yatağa girip gecenin sessizliği ile baş başa kaldığımızda, bütün bir gün boyunca düşünemediğimiz şeyleri düşünebilir ve o günün muhasebesini yapabilme imkânını bulabiliriz. Bir sürü konuşmayla geçen günümüzün sonunda, ömrümüzün bir gün daha azalmış … Devamını oku

Sıkıntılara karşılık veren kimse sabırlı değildir!

“İnsanlardan gelen sıkıntılara sabretmeyen, onlara karşılık vermeyi terk etmeyen kimse sabırlı sayılmaz.”   Cemâlîzade Kâsım Çelebi meşhur velîlerindendir. İstanbul’da doğdu. 1519 (H.926) târihinde İstanbul’da vefât etti. Evliyanın büyüklerinden Çelebi Halîfe’ye intisab ederek tasavvufta yüksek derecelere ulaştı. Sonra Hadım Ali Paşanın kendisine bir dergâh ve bir câmi yaptırmasıyla oraya geçip talebeleriyle birlikte ilim ve ibâdetle meşgûl … Devamını oku

Allah dostlarını üzenler!..

Mekke’de yaşayıp orada vefât eden, büyük velî Ebû Bekr-i Kettânî hazretlerinin sevenlerinden biri, kalbini kırmıştı bu zâtın. Af da dilemedi. Ancak o günden îtibâren kaybetti her şeyini. Edindiği ilim, hikmet. Feyiz, nûr ve bereket. Hepsi silinip gitti kalbinden. Gâyesiz, maksatsız bir insan oldu. Anlamadı bu hâle neden düştüğünü. Tâ ki, bir rüyâ görene kadar. O rüyâda, bir “hazîne” önünde … Devamını oku

Allahü teâlânın sevmediği âlimler!

Îneci Kasım Efendi Anadolu’da yetişen meşhur velîlerindendir. Ayıntab’da (Gaziantep) doğdu. Mısır’a giderek evliyânın meşhurlarından Şeyh Emîr Ahmed Hayâlî hazretlerine intisab etti. Tasavvufta yetişip kemâle erdi. Kânûnî Sultan Süleymân, Emîr Ahmed Hayâlî hazretlerini İstanbul’a dâvet etmişti. Giderken Haleb’e uğradı. Haleb’de onu sevenler huzûruna koşup; “Efendim bize nasîhat etmesi, rehberlik yapması için talebelerinizden birini burada bırakma lütfunda bulunsanız, … Devamını oku

Gören, âşık olurdu o zâta…

Horasan’da yetişen velîlerden Ebû Bekr-i Ebherî hazretleri, “gönül ehli” bir velîdir. Bu zât bir gün çıkar evden. Bir bezzaz (manifatura) dükkânının önünden geçerken bir çocuk onu görüp âşık olur. Babası yoktur dükkânda. Ama o, bunu düşünmez. Düşer bu velînin peşine. Dükkânı ve her şeyi unutmuştur. Sanki mıknatısa tutulmuştur. Birazdan gelir babası. Onu göremeyince sorar komşulardan: “Nerede … Devamını oku

Ana babaya mal ile yapılacak vazifeler

İmam-ı Nesefî hazretleri, evlâdının ana babasının sağlığında iken malı ile yapacağı on vazifeyi de şöyle bildiriyor: 1. Evlat, kendinden önce ana babaya elbise almalıdır. Kendi yiyeceğinden iyisini onlara vermelidir. 2. Ana baba uzakta iseler ziyaretlerine gitmelidir. Ana baba ve mahrem akrabaları ziyaret etmek vâcibdir. Hiç olmazsa, selam göndererek, tatlı mektup yazarak bu günahlardan kurtulmalıdır. Ziyarette sıra, ana, baba, evlat, … Devamını oku

Kıyamet kopacağı zaman!..

Sual: Kıyametin kopacağı, göklerin parçalanacağı, yıldızların dağılacağı hususu Kur’ân-ı kerimde var mıdır ve bunlara inanmak da imandan mıdır? Cevap: Konu hakkında İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: “Kıyamet kopacağı zaman, yıldızlar yerlerinden ayrılıp dağılacak, gökler parçalanacak, yeryüzü ve dağlar da parça parça olacak, hepsi yok olacaklardır. Böyle olacaklarını Kur’ân-ı kerim açıkça bildirmektedir. Müslümanların bütün fırkaları, bunu … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3875

Mübarek Hocamız buyurdular ki; Abdülhakîm Efendi hazretleri anlatırlardı; fakat arada bir başka şeyler, vak’alar, hikayeler anlatırdı. Bir tane daha anlatsa diye beklerdik. Ama o kaldığı yeri unutmazdı. Peygamberimiz ‘aleyhissalatü vesselam’ bir yere gidiyorlardı. Bir şahıs tarlasında, yolun kenarında çalışıyordu. Hemen Cebrail ‘aleyhisselam’ geldi, ya Resûlallah, sakın buna selam vermeyin, dedi. O ayağa kalktı, hürmet etti, … Devamını oku

Peygamberimiz bizler için bir baba gibidir…

Peygamber Efendimizin, doğru sözlü, yüksek ahlâklı olduğunu bildikleri hâlde, kibir ve inâtları sebebiyle, yüz çevirdiler ve düşmân kesildiler. Hattâ orada, “Şu arkamdaki dağın arkasında, üzerinize baskın yapmak üzere bekleyen bir süvârî birliği var desem, bunu tasdîk eder misiniz?” diye sorduğunda, “Evet, senden bugüne kadar yalan bir söz duymadık” dediler. Sevgili Peygamberimiz, bu da’vetlerden sonra nerede bir kimse veya bir … Devamını oku