İnsanlara teşekkür etmeyen Rabbine şükretmiş olmaz…

Bize nereden iyilik gelirse gelsin onu Rabbimizden bilmeliyiz. Emir ve irâde onundur. İnsanları sebep olarak görmek gerekmektedir…           Bir kimse iyilik ederse, onun iyiliğine mal ve hizmet ile karşılık verilir. Bunu yapamayan, teşekkür ve dua eder. Bunu da yapamayanın yapılan iyilik başına kakılır. Kötülenir, incitilir. Çünkü, iyiliğe karşı iyilik yapmak, insanlık vazifesidir. … Devamını oku

Her zaman çok istiğfâr okumalıdır

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “İstiğfâr duasına devam edeni, Allahü teâlâ dertlerden kurtarır ve ummadığı yerden rızıklandırır.”       Evliyanın büyüklerinden Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretleri buyuruyor ki:    Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (İstiğfâr duasına devam edeni, Allahü teâlâ dertlerden kurtarır ve ummadığı yerden rızıklandırır.) Bu fakîr [Muhammed Ma’sûm], her gün, farz namazlardan sonra, üç kerre istiğfâr duası … Devamını oku

Velîler, cömertlik ve güzel huy üzere yaratıldılar…

Cömertliğin en yüksek derecesi, kendisi muhtaç iken malını başkasına vermektir…       Behâüddîn Sübkî hazretleri hadîs ve Şâfiî fıkıh âlimidir. 719 (m. 1319) senesinde  Kahire’de doğdu. Şam ve Kahire’de zamanın meşhur âlimlerinin derslerine devam ederek icazet aldı. Şehiriyye Medresesi’nde fıkıh dersi verdi. 773 (m. 1371) târihinde hac vazifesini yaparken Mekke’de vefât etti. Bir dersinde şunları … Devamını oku

Takvâ ehli bir dâmat arıyordu…

Büyük velîlerden Şâh Şücâ-i Kirmânî hazretleri, Kirman pâdişâhının oğlu olup, 889’da vefât etti.   Bu zâtın çok sâliha bir kızı vardı ki, Kirman vilâyetinin en güzel kızıydı.   Çok isteyeni vardı.   Babası kimseye vermiyordu. Çünkü o, “takvâ ehli” bir dâmat arıyordu.   Nihâyet câmide tâdil-i erkânla namaz kılan bir “genç” gördü.   Onu gıbtayla seyretti.   Namazı bitince … Devamını oku

Özürsüz namazı terk etmek

“Özürlü ve özürsüz olarak namazı terk edenin, bunun farzını kaza etmesi lazımdır.”       Sual: Bir Müslüman, beş vakit namazdan birini özürsüz olarak kılmazsa bunun imanı tehlikeye girer mi?   Cevap: Namaz; ibâdet-i bedeniyye olduğundan başkası yerine kılınamaz. Herkesin kendi kılması lazımdır. Ağır hasta ve yaşlı kimse, namaz yerine fakire fidye, para veremez. Hâlbuki, oruç … Devamını oku

Fukahânın tabakaları nelerdir?

“Tabakâtül-Fukahâ=Fukahânın tabakaları”: Fıkıh âlimlerinin tabakaları; helâl ve harâmı, emir ve yasakları bildiren fıkıh ilmi ile uğraşan âlimlerin dereceleri demektir.               Bütün insanlara, her şeyden önce lâzım olan; i’tikâdı (îmânı) düzeltmektir. Yani doğru bir îmân sâhibi olmaktır. İnanılacak şeylerle ilgili hükümlere  “ahkâm-ı i’tikâdiyye” denilmektedir ki bunlar; “ahkâm-ı şer’iyye”nin temelini teşkil ederler.   Ahkâm-ı şer’iyye, kişinin … Devamını oku

Müslümana hüsnüzan etmek lâzımdır…

Bir Müslümanın bir sözünde doksandokuz küfür ihtimali olsa, bir îman ihtimali olsa, ona kâfir denilmez.       Ömer bin Osman Cenzî hazretleri tefsîr âlimidir. 478 (m. 1085) yılında Azerbaycan ile Şirvan arasındaki Cenz şehrinde doğdu. Bağdad’a gitti. Büyük âlimlerin sohbetlerinde bulunup derslerine devam etti. Tefsîr ilminde de yüksek ilim sahibi idi. 550 (m. 1155) … Devamını oku

Evinizde yaşlı var mı?

Âşık Efendi, Edirne’de yaşayan Allah dostlarındandır. Bir gün sevdiği gençlerden biri gelip;   “Bir nasîhatinizi almaya geldim efendim” diye arz etti.   Mübârek zât sordu:   “Evlâdım! Sizin evde yaşlı insan var mıdır?”   “Var efendim.”   “Kimdir o?”   “Annem efendim, doksan yaşında.”   Gence sevgiyle bakıp;   “Evlâdım! İhtiyarlara hizmet etmek, çok büyük nîmettir. Hele … Devamını oku

Sünnet iki kısımdır

Hadîkat-ün-nediyyede buyuruluyor ki: “Sünnet iki türlüdür: Sünnet-i hüdâ ve sünnet-i zevâid.”       Sual: Peygamber Efendimizin yaptığı, bildirdiği sünnetlerin hepsinin hükmü hep aynı mıdır?   Cevap: Bu konuda Hadîkat-ün-nediyye kitabında buyuruluyor ki:   “Sünnet iki türlüdür: Sünnet-i hüdâ ve sünnet-i zevâid.   Sünnet-i hüdâ; camide itikaf etmek, ezan, ikamet okumak, cemaat ile namaz kılmak gibidir. Bunlar, … Devamını oku