Allah bir kulunu severse…

İran’da yaşamış velîlerden Ebû İshak Şîrâzî hazretleri bir gün sevdikleriyle sohbet ediyordu ki;   “Allahü teâlâ bir kulunu severse ona iki nîmet verir” buyurdu.   Sordular ki:   “Onlar nedir efendim?”   Buyurdu ki:   “Birincisi; o kimseye, sevdiği bir kulunu tanıtır. Yâni hakîkî bir İslâm âlimini, Allah dostu bir velîyi tanıtır ve sevdirir.”   Sordular yine:   … Devamını oku

“İnşallah kurtulursun bu ağrıdan!”

Balıkesir toprağını nurlandıran velîlerden Tekir Dede’nin talebesinden birinin gözleri ağrımıştı bir gün.   Bu yüzden o gün dersini yapamadı.   Ve gece yatarken;   “Yâ Rabbî! Hocamın hürmetine şifâ ver bana. Kurtar beni bu göz ağrısından” diye duâ etti…   O gece bir “rüyâ” gördü.   Rüyâda hocası geldi.   Elini gencin gözlerine sürüp “Yâ Rabbî! Şifâ ver bunun … Devamını oku

“Burada, bir Allah dostu yatıyor!”

Balıkesir’de yetişen velîlerden Tekir Dede bir gün talebesiyle dolaşırken küçük bir fidanlığa geldiler. Fidanlığın içinde bir velî kabri vardı.   Mübârek zât geldi.   Oraya varınca durdu.   Ve o kabri gösterip; “Burada, Allah dostlarından biri yatıyor… Dün gece kendisini rüyâda gördüm, beni yanına çağırdı” buyurdu.   Gençler merak edip;   “Hayırdır inşallah” dediler.   Ve tâbirini sordular.   Mübârek … Devamını oku

“Haram, ateş gibidir evlâdım!”

Nişâbur’da yetişen velîlerden Ebû Muhammed Râzî hazretleri, aslen Rey’li olup, 964 (H.353) senesinde Nişâbur’da vefât etti.   Vefâtından dört sene geçmiştı ki, kabrini açmak îcâb etti.   Zîra bir tarafı göçmüştü.   Tâmir edilecekti.   İlgililer toplandılar.   Ve dikkatle açtılar mübârek kabrini.   Fakat o da ne?!..   Gözlerine inanamadı hiç kimse. Çünkü mübârek bedeni hiç … Devamını oku

Sen onlara hidâyet ver yâ Rabbî!

Anadolu’da yaşayan ve Allah dostlarından olan Mehmet Dede’yi çekemeyen bâzı kimseler vardı ki, bunlar bir gün toplanıp geldiler bu zâtın dergâhına.   Maksatları, imtihan etmekti bu velî zâtı.   Şöyle ki;   Kendilerince zor olan bâzı dînî suâlleri ona soracak, bilemeyince de gûya mahcup edeceklerdi kendisini.   Ancak kimin huzûruna girdiklerinin farkında değildi zavallılar. Mehmet Dede, ilk bakışta … Devamını oku

“Kul hakkı neden zordur efendim?”

Büyük velîlerden Atâ Sülemî hazretleri Basra’da doğdu. 757 (H.140) senesinde vefât etti.   Günahlara dalmış bir genç gelip, nasîhat istedi bir gün.   Zîra bu zâtı seviyordu.   Mübârek zât ona şefkat ve sevgiyle bakıp;   “Nefsin seni aldatıyor evlâdım!.. Uyma ona” buyurdu.   Ama bu gencin hiçbir şeyden haberi yoktu…   Sordu hemen:   “Nefsim mi aldatıyor hocam?”   … Devamını oku

Paşa Dede’nin dizinde uyuyan aslan!

Gönen evliyâsından ve Allah adamlarından Paşa Dede, bir gün aldı bir talebesini, ormana, odun kesmeye gittiler ikisi birlikte.   Su lâzım oldu.   Talebe, bir ara su aramak için ayrılıp geri geldiğinde, dehşet verici bir manzarayla karşılaştı!   Bir mânâ veremedi.   Zîra koca bir aslan, başını hocasının dizine koymuş uyuyordu.   Korkudan yaklaşamadı!   Paşa … Devamını oku

“Kötü arkadaşları hemen terk et!”

Kabr-i şerîfi Gönen’de bulunan Paşa Dede hazretlerine, bir genç gelip talebe olmuştu…   Ancak bir müddet sonra nedense soğudu ilimden.   Kötü arkadaşlara uydu.   Ve bir gece terk etti dergâhı. Ancak Paşa Dede farkındaydı bunun. İstemedi onun ayrılmasını. O istemeyince o da gidemedi.   Şöyle ki;   Genç, dargâhtan ayrılmış gidiyordu ki, “hocasının sûretini” gördü karşısında. Kollarını … Devamını oku

İnşallah burada kalırsınız!

İstanbul’da yaşayıp 1876’da vefât eden büyük velî Feyzullah Efendi’nin kabr-i şerîfi, Halıcılar semtindeki dergâhındadır.   Bir gün bu zâtın huzûruna, o yerin kadısı geldi.   Ve arz etti ki:   “Hocam, tâyinim çıktı. Falan yere gideceğim. Hakkınızı helâl edin. Yarın sabah yola çıkmam gerekiyor.”   Mübârek zât, az düşünüp;   “İnşallah burada kalırsınız” buyurdu.   Kadı efendi şaşırdı! … Devamını oku

Deniz yolculuğunda suyunuz biterse!..

Kabr-i şerîfi Belh şehrinde bulunan büyük velî Ebû Nasr-ı Pârisâ hazretleri, bir gün bâzı talebesiyle deniz yolculuğuna çıkmışlardı.   Ancak gemideyken bitti suları.   Çocuklar fazlaca susayıp başladılar kıvranmaya.   Büyük velî durumu sezdi.   Denizden bir kap su alıp;   “İşte su, için” buyurdu.   Gençler şaşırdılar?!   Birbirlerine baktılar.   “Ama bu deniz suyu hocam.” … Devamını oku

“Hastalıkta şifâ vardır kardeşim!..”

Anadolu velîlerinden Narlı Dede’nin kabr-i şerîfi, Balıkesir’in Havran ilçesinin Temaşalık köyü yakınındadır.   Huzûruna bir kimse geldi.   Ama fenâ hâlde hastaydı.   Güçlükle duruyordu ayakta.   Büyük velî, onu böyle görünce sordu hemen:   “Hastasınız gâliba.”   “Evet hocam rahatsızım.”   Buyurdu ki:   “Hastalıkta şifâ vardır kardeşim.”   Adam şaşırdı!   “Hastalıkta şifâ mı vardır?” … Devamını oku

“Şu üç şeyi unutmayın çocuklar!”

Balıkesir’de yaşayan Narlı Dede’nin kabr-i şerîfi Havran ilçesinin Temaşalık köyü yakınında bulunmaktadır.   Talebeleri uzun bir sefere çıkmışlardı.   Bir müddet sonra önlerine iri, korkunç bir kurt çıktı.   Yol vermiyordu hayvan.   Çocuklar, korkudan yola devam edemediler! Geri dönüp söylediler bunu hocalarına.   Mübârek zât kalktı.   Birlikte gittiler o yere.   Koca kurt, bütün heybetiyle yol ortasında … Devamını oku

Canım taze hurma istiyor evlat!

Kabr-i şerîfi Havran ilçesinin Temaşalık köyü yakınında bulunan Narlı Dede henüz gençken yaşlı babası hastalandı bir gün.   Adamcağız günden güne ağırlaştı!   Artık “son nefeslerini” alıyordu. Bir gece bunu çağırıp;   “Oğlum! Canım taze hurma istiyor” dedi.   Narlı Dede;   “Peki babacığım, hemen getiriyorum!” dedi.   Dedi, ama o yörede hurma yetişmiyordu.   Üstelik tâze hurma mevsimi de değildi. … Devamını oku