Susturun şu adamı!..

Mevlânâ Seyyid İbrâhim Efendi, Allah adamlarındandır. 1528 senesinde vefât etti. Kabri, İstanbul Eyüp Sultân Câmii yakınındadır.   Bu zâtın sevenleri olduğu gibi sevmeyenleri de vardır. Nitekim biri vardır ki, bu zâta dil uzatır.   Gıybetini yapar.   Ama büyük zât aldırmaz.   Hattâ cevap bile vermez.   Bir gün sevenleri; “Efendim şu  adamı susturun” derler.   Cevâbında; “Hayır! … Devamını oku

Müslüman olan Semerkantlı râhip 

Osmânlı Devleti’nin kuruluş yıllarında Anadolu’da bir İslâm âlimi vardı:   Seyyid Alaaddîn (rahmetullahi aleyh)…   Bu zât, 1456 senesinde yüz elli yaşlarında vefât etti. Kabr-i şerîfi, İçel’e bağlı Gülnar ilçesinin Zeyne kasabasındadır.   O devirde bir râhip Semerkant’a gelmiş, halkın îtikadını bozmaya çalışıyor, meselâ Îsâ Nebî için, “O, İlâhtır” diyordu.   Semerkant hükümdârı Sultân Hâlid idi. Âlimler … Devamını oku

Yarın yaparım diyen, ziyân etti

Mısır evliyâsından İbrâhim Kabâdî hazretleri, 1446 (H.850) târihinde Mısır’da vefât etti.   Bir gün bu zâta;   “Bu kadar ilmi neye borçlusunuz?” diye sordular.   Buyurdu ki:   “Bir hadîs-i şerîfe borçluyum.”   “O, hangi hadîs?”   “Peygamber Efendimiz ‘Yarın yaparım diyen, ziyân etti’ buyuruyor. Bu hadîs-i şerîfi kendime düstur edindim” dedi.   ● ● ●   Bu zât … Devamını oku

Onu cehenneme götürün!..

Hindistan Evliyâsından Muhammed Mazhar hazretleri 1883 (H.1301) senesinde Medîne-i münevverede vefât etti. Babası Ahmed Saîd-i Fârûkî’nin kabri yanında medfûndur.   Bir gün birkaç sevdiğine;   “Kardeşlerim! Her ne yaparsanız mutlaka Allah için yapın, yoksa mahşerde faydasını göremezsiniz” buyurdu.   Ve şunu anlattı:   Mahşerde bir âlim getirilir.   Ki, çok kitaplar yazmıştır.   Melekler, onu cennete götürürken Hak … Devamını oku

“Sen hangi nimetlere şükrediyorsun?”

Mekke-i Mükerreme’de medfun bulunan Muhammed Can hazretleri, bir gün şu hadiseyi anlattı:   Îsâ aleyhisselâm bir yoldan giderken ağaç altında oturmuş, harâretle duâ eden birine rastladı.   Adamcağız;   “Yâ Rabbî! Zenginlere vermediğin nîmetleri bana verdin. Sana sonsuz şükürler olsun” diyordu.   Îsâ Peygamber baktı.   Adamın kör, kötürüm ve baraslı olduğunu fark etti.   Ve sordu ona:   … Devamını oku

İyi kalpli vezir…

Allah dostlarından ve Niğde’de medfun olan Kemâl Ümmî hazretleri, bir gün şunu anlattı:   İyi kalpli bir vezîr, yoksullara devlet hazînesinden borç para veriyor, “Ne zaman ödeyeceğim?” diye soranlara “Pâdişah ölünce” diyordu.   Kötü kalpli biri bunu duydu!   Hemen koştu Pâdişaha;   “Hükümdârım! Sizin vezîriniz devlet hazînesinden halka borç para dağıtıyor. Vâdesini de sizin ölümünüze bağlıyor” dedi.   … Devamını oku

Semerkand’dan Hirat’a…

Türkistan evliyâsından Kadı Muhammed Zâhid hazretleri, 1530’da Semerkand’a bağlı Hisar’ın bir köyünde vefât etti. Kabri oradadır.   Kendisi şöyle anlatıyor:   Talebelik çağındaydım…   Semerkand’dan Hirat’a doğru yola çıktım. Maksadım, beni yetiştirecek bir “mürşit” bulmaktı.   Bir köye uğradım.   Bu köye Ubeydullah-ı Ahrâr adında bir evliyâ zâtın geldiğini öğrendim.   Ziyâretine gittim.   O zât bana sordu: … Devamını oku

Ahâli, onun için yollara döküldü!

Türkistan evliyâsından Kadı Muhammed Zâhid hazretleri, 1530 (H.936) senesinde Semerkand’a bağlı Hisar’ın Vahş köyünde vefât etti. Kabri oradadır.   Bir gün şunu anlattı:   Evliyânın büyüklerinden Bâyezid-i Bistâmî hazretleri, talebeleriyle bir şehre gitmek için yola çıktılar…   Şehre yaklaşmışlardı.   Enteresan bir şey oldu…   Şöyle ki;   Ahâlinin akın akın kendisini karşılamak üzere yollara döküldüklerini gördü … Devamını oku

Ey genç, seni sevdim!

Balıkesir erenlerinden Yürek Dede zamânında bir genç, elinde sazıyla köy köy dolaşır, saz çalıp eğlendirirdi insanları.   Bir gün bu büyük zât ile karşılaştı…   Onu görünce heybetinden korktu!   Ve sazını sakladı eteğine. Kendisini azarlayacağını sandı. Lâkin mübârek azarlamadı…   Hattâ şefkatle;   “Ey genç! Seni sevdim. Bize gel oturup konuşalım, sohbet ederiz” buyurdu.   Bu iltifat karşısında şaşırdı … Devamını oku

Dostlarını görünce iyileşti!

Balıkesir evliyâsından ve Allah dostlarından olan Yürek Dede hastalandı bir gün.   Öyle ki; ayağa kalkacak tâkati, gücü kalmadı.   Hanımı yemeğini yanına getirir, abdest almasına yardım ederdi. Ama bir gün sevenleri ziyâretine geldi bu büyük zâtın.   Onları görünce fırladı yataktan.   Ve koyu bir sohbete koyuldu onlarla.   Unuttu hastalığını. Kendinden geçti âdeta.   Hanımı da … Devamını oku

Rabbimden bir tek şey istiyorum

Hindistan’ın büyük velilerinden olan Ahmed Kihtû Efendi, Dehlî’de doğdu.   Gıybetten çok korkar, herkese de bunun zararını anlatırdı.   Bir gün dergâhtaydı.   Sohbette dostlarına;   “Ben, Rabbimden tek bir şey istiyorum!” buyurdu.   Dinleyenler;   “O nedir ki?” diye sordular.   Buyurdu ki:   “Ona, hiç gıybet etmemiş bir kul olarak kavuşmak. Rabbimden bunu istiyorum.”   … Devamını oku

Allah’ın izniyle iyileşirsin…

Manisa’nın Kula ilçesinde medfun bulunan Tâhir Efendi Allah adamlarındandır.   Devrinde Müslüman olmayan birisi hastalanmıştı bir gün.   Tabipler çare bulamadı.   Hasta gittikçe ağırlaştı!   Ölecek hâle geldi.   Ve bir gece, çaresizlikten Tâhir Efendi’yi düşündü.   Kendi Müslüman değilse de, bu zatın, Allah’a yakın bir mübarek kişi olduğunu biliyordu.   Hüsnü zannı vardı.   Onu … Devamını oku

Mühim bir şey mi oldu?

Manisa velilerinden Balzat Hacı Baba Horasan erenlerinden olup, Anadolu’nun fethi için bölgeye gelmiştir.   Bir gün evinde otururken birden ellerini kaldırıp hararetle dua etmeye başladı.   Bu hâl, evdekilerin dikkatini çekti.   Az sonra sakinleşince sordular:   “Hayırdır inşallah Efendi.   Mühim bir şey mi oldu?”   Büyük veli;   “Okyanusta bir gemi fırtınaya tutuldu. İçinde sevdiklerimiz de … Devamını oku