Sen beni arıyorsun, ben de seni…

Irak velîlerinden Ebül Hasan Cüsûkî hazretleri zamânında bir genç bir gece bu zâtı gördü rüyâsında. Ancak tanımıyordu kendisini.   O ara, Efendimiz de orayı teşrîf edip;   “Bu zâta tâbi ol!” buyurdular kendisine.   Delikanlı uyandı.   Çok duygulanmıştı rüyâdan!   İyi de, kimdi bu zât?   Nerede yaşardı?   Hiçbir şey bilmiyordu…   Bir sene sonra, bir iş vesîlesiyle bu … Devamını oku

Köyüme gitmek istiyorum!

Terim bölgesinde yetişen velîlerden Ebû Bekr Ayderusî hazretleri, Yemen’de doğdu, Aden’de vefât etti.   Genç bir talebesi, “kötü arkadaşlara” uyup ayrılmak istedi medreseden. Geldi hocasına:   “Bir mâruzatım var hocam.”   “Söyle evlâdım.”   “Ben köye dönmek istiyorum.”   “Niçin evlâdım?”   “Köy işleri hocam. Aileme yardım etmem gerekiyor” dedi.   Ancak hocası biliyordu gencin asıl maksadını.   … Devamını oku

Mal sevgisini kalbe sokma!

Büyük velîlerden Ahmed bin Ebû Bekr Ayderusî hazretleri Yemen’de doğdu. 1516’da Aden’de vefât etti.   Sohbetlerinde;   “Kardeşlerim! Mal sevgisi, Allahü teâlâya olan sevgimizi geçmesin” derdi sık sık.   Bir gün, bir kese dolusu altın getirdiler kendisine.   Hiç elini sürmeden;   “Şuraya koy!” dedi.   Adam gösterilen yere bırakıp gitti.   Ertesi gün bir ihtiyaç sâhibi geldi.   Ve bu … Devamını oku

Yâ Rabbî! Rûhumu secdede al

Bağdat evliyâsının büyüklerinden Ahmed bin Ebül Verd hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” en büyük arzusu, namaz kıldığı esnâda Rabbine kavuşmaktı.   Onun için;   “Yâ Rabbî! Beni, senin râzı olmadığın işleri yapmaktan muhâfaza eyle. Rûhumu secdede iken al” diye duâ ederdi.   Bunu çok isterdi.   ● ● ●   Yine bir gece sabaha kadar Kur’ân-ı kerîm okuyup bu mûtad … Devamını oku

İbâdetlerin en mühimi nedir efendim?

Kabr-i şerîfi Mekke-i mükerremede bulunan büyük velî Ebû Amr Zücâcî hazretlerinin sevdiklerinden bir grup insan sefere çıktılar bir gün. Yolculuk gemide geçiyordu.   Ancak deniz bu.   Hiç güvenilir mi?   Birden fırtına çıktı.   Ve başladı gemi sallanmaya. Yolcular “büyük korkuya” kapıldılar!   Onun sevenleri, açtılar ellerini ve “Yâ Rabbî! Hocamızın hürmetine dindir bu fırtınayı. Sen her şeye … Devamını oku

“Bilmiyorlar, bilseler yapmazlar!”

Şam’da yetişen büyük velîlerden Ahmed Kâdirî hazretleri 1596 senesi Ramazân-ı şerîf ayında Dımeşk’te vefât etti.   Bu mübarek zat, bir gün deniz kenarında talebeleriyle oturuyordu…   Bir gemi göründü uzaktan.   Yolcular, çalgı çalıp eğleniyorlardı.   Talebeler;   “Hocam! Bir bedduâ edin de deniz yutsun onları” dediler.   Büyük velî;   “Hayır, biz bedduâ yerine duâ edelim” buyurdu.   Gençler … Devamını oku

“O hâl şeytânîdir evlâdım!..”

Tus, yâni Meşhed şehrinde medfun bulunan büyük âlim ve velîlerden Ebû Alî Farmedî hazretlerinin bir talebesi vardı.   Kendisi yeni evliydi.   Mevsim de kış idi.   Yakacak odun alamamıştı henüz.   Böyle düşünürken evinin önüne bir yük “odunun” yıkılmış olduğunu hayâl etti. Sonra kalkıp baktı pencereden.   Fakat o da ne?!..   Gözlerine inanamadı.   Gerçekten … Devamını oku

Din, nasîhattir kardeşlerim

Denizli’ye bağlı Çal kazâsı müftüsü Ahmed İzzet Efendi “rahmetullahi aleyh”, Çal ilçesine bağlı Süller köyünde doğdu.   1952 yılında vefât etti.   Hâl sâhibi bir velîydi.   Bu zât bir gün şunu anlattı:   Sevdiklerine:   Bir gün Hazret-i Ömer “radıyallahü anh”, Eshâb-ı kirâmdan birisini bir yere vâli tâyin etmişti. Onu, gideceği yere uğurluyordu.   Birkaç sahâbî … Devamını oku

En mühim farz namazdır!

Ahmed Eflâkî Efendi “rahmetullahi aleyh”, 1300’lü yıllarda Anadolu’da yaşayan evliyâdandır. Konya’da vefât etti…   Kabr-i şerîfi de oradadır.   Bu zât birkaç talebesiyle yolculuğa çıktı bir gün.   Az sonra namaz vakti girdi…   Bir kuyu başında konakladılar.   Ancak su derindeydi.   İp ve kova da yoktu yanlarında.   Şaşırıp kaldılar!   Büyük velî zât;   … Devamını oku

“Bu gece evde kalmayın!”

Anadolu’da yetişen Ahmed Eflâkî “rahmetullahi aleyh” hazretleri, 1360 senesinde Konya’da vefât etti. Kabr-i şerîfi, Celâleddîn-i Rûmî hazretlerinin türbesi civârındadır.   Bir akşam vakti sevdiklerinden birinin evine gitmişti.   Ancak vakitsiz bir ziyâretti bu.   Hoşbeşten sonra sordu ev sâhibine:   “Sizin bu eviniz çok eski değil mi?”   Adam cevapladı:   “Evet efendim… Dedemizden kalma eski bir yapıdır.” … Devamını oku

Müminin kabri genişler…

Ebû Alî Cürcânî hazretleri, bir gün şunu anlattı cemaate:   Sâlih bir Müslüman öldüğünde, namazı kılınıp kabre konur.   Gâipten bir “ses” duyar.   Mezarı, kabrine;   “Ey kabir! Bu, sâlih bir Müslümandır. Onu sakın tahkîr eyleme! O, Rabbine inanıp ibâdetlerini yaptı… Hep İslâm’a uygun yaşadı. Emr-i mâruf yaparak dînine hizmet etti. Onun için bu mümine … Devamını oku

Kabir konuşur!..

Horasan evliyâsından Ebû Alî Cürcânî hazretlerine “rahmetullahi aleyh” bir gün;   “Efendim, insan kabre girince hâli nasıl olur?” diye sordular.   Mübârek şöyle anlattı:   Bir kimse vefât edince; onun için değişik bir hayat başlar.   Defin bitip cemaat dağılırken, gidenlerin ayak seslerini işitir.   Mezarında “yalnız başına” kalır.   Amellerinden başka, kimse olmaz yanında.   O anda bir … Devamını oku

Güzel huy nedir efendim?

Evliyânın büyüklerinden ve Horasan âlimlerinden Ebû Alî Cürcânî hazretleri, çok zengin olmasıyla meşhurdu o yörede.   Bir gün “iki kişi” oturmuş, bu işi onu konuşuyorlardı.   Bir tânesi;   “Bu zât çok zengindir” dedi.   Öbürü onu tasdîk etti:   “Evet biliyorum.”    “Nasıl bu kadar zengin olmuş?”   “Bilmiyorum.”   Onlar böyle konuşurken oraya geldi bu mübârek … Devamını oku