Cenaze sessiz götürülür

Sual: Cenazeyi taşıyanların dışında kalanlar, cenazenin önünde mi arkasında mı gitmeli ve cenazeyi taşırken tekbir getirmenin mahzuru olur mu? Cevap: Cenazede bulunanlar, cenazenin arkasında ve ona yakın yürümelidir. Cenazede bulunmak sünnet-i müekkededir. Şafii mezhebinde cenazenin önünde gidilir. Kadınlar cenazede bulunmaz. Cenaze sessiz götürülür. Yüksek sesle tekbir, tehlil okumanın bidat ve günah olduğu, Halebî-i kebîr, Merâkıl-felâh, … Devamını oku

“Bir çocuğum olur ve yaşarsa…”

Mısır’da vefât eden Seyyid Ahmed Rıfâî hazretleri zamânında bir kadının doğan çocukları ölüyordu. Hem de doğar doğmaz. Onun için üzülüyordu! Nihâyet adak yapıp “Yâ Rabbî! Bir çocuğum olur ve yaşarsa, onu Hazret-i Seyyid’in hizmetine vereceğim” dedi. Bir sene geçti. Ona, bir “kız evlâdı” verdi Hak teâlâ. Ama sevinemedi kadıncağız. Zîra sırtı kamburdu. Ayakları da sakat. … Devamını oku

Sadaka, verenin kabir ateşini söndürür!..

Ecezâde Muhyiddîn Efendi Osmanlılar zamanında yetişen İslâm âlimlerindendir. Mevlânâ Hatîbzâde’den okudu. Daha başka âlimlerin derslerinde de bulunarak, mükemmel bir şekilde yetişti. İlim tahsilini tamamladıktan sonra, İznik Medresesi’ne müderris oldu. Bir müddet müderrislik yaptıktan sonra, Trabzon kadılığına tayin olundu. 924 (m. 1518) senesinde vefât etti. Buyurdu ki: Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) şöyle rivâyet etti: Resûlullaha (sallallahü … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3924

Hocamız “Allah rahmet eylesin” birgün buyurdular ki; Efendim, Şâh-ı Nakşibendi hazretleri secdeye varıp Allahü tealaya duaya başlamış. Demiş ki, Ya Rabbi, ümmeti Muhammedin hali çok fena. Gençler dinden uzaklaşıyorlar. Bunlara islah olması için nasıl hizmet etmeliyim de bunlar islah olsunlar. Çünkü bunlar uzun uzun nasihatleri dinlemezler zaten. Mübarek bunu altıyüz sene evvel söylüyorlar. Yalvarmalarının neticesinde … Devamını oku

Cihâdla ilgili hadîs-i şerifler

“Cehd” kökünden gelen ve sözlük bakımından “bir işi başarmak için elden gelen bütün imkânları kullanmak; güç ve gayret sarf etmek” mânâsındaki  “cihâd”ın ıstılâhî mânâsı ise, “Dînî emirleri öğrenip ona göre yaşamak ve başkalarına öğretmek; iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya çalışmak; İslâm’ı teblîğ, nefse ve dış düşmânlara karşı mücâdele etmektir.” Cihâd cân, mâl, silâh, el, dil, kalp gibi her türlü vâsıta ile yapılabilir. Bir … Devamını oku

Zikir, Allahü teâlâyı hatırlamaktır

Sual: Zamanımızda zikir yapıyoruz diyerek, tarikat ismi altında, halay çeker gibi hareket yapanlar, el çırpanlar hatta oynayanlar oluyor. Bunların din ile, İslamiyetle bir alakası var mıdır? Cevap: Zikretmek, Allahü teâlâyı hatırlamak demektir. Bu da, kalb ile olur. Zira zikredince, kalb temizlenir. Yani kalbden dünya sevgisi çıkar ve o kalbe Allah sevgisi yerleşir. Birçok kimselerin, bir … Devamını oku

“O mübârek zâtı yormayın!”

Mısır’da vefât eden Seyyid Ahmed Rıfâî hazretleri zamânında bir adam işitti bu büyük velînin ismini. Görmeden sevdi kendisini. Ve ziyâretine gitti hemen. O esnâda büyük zât, bir câmide nasîhat ediyordu ilim ehli zevâta. O da girdi içeri. Ön safta oturdu. Dinledikçe muhabbeti çoğaldı bu büyük velîye. Zîra çetin suâller soruyorlar, o da tatminkâr ve doyurucu … Devamını oku

Kur’ân-ı kerim yedi lehçe üzerine vahy edilmişti…

İbnü’l-Bâziş hazretleri kıraat âlimidir. 491’de (m. 1098) Endülüs’te (İspanya) Gırnata’da (Granada) doğdu. Aslen Ceyyânlı (Jaen) bir aileden olup yedi yaşında Kur’ân-ı kerimi ezberledi. Sonra zamanın büyük âlimlerinden kıraat ilminde 300 tariki öğrenerek üstad oldu. Gırnata hatipliği görevini de yürüten İbnü’l-Bâziş 540’ta (m. 1145) Gırnata’da vefat etti. Bir dersinde buyurdu ki: Kur’ân-ı kerim, yirmiüç senede, parça … Devamını oku

Cihâd, kaç türlü yapılır?

Abdullah İbn-i Mes’ûd (radıyallahü anh), Peygamber Efendimize, “Hangi amel, Allahü teâlâya en sevimlidir?” şeklinde bir suâl sormuştur. Onun verdiği cevap, kaynaklarda “Allah’a en sevimli amel (veya en fazîletli amel), vaktinde kılınan namaz, sonra ana-babaya yapılan iyilik, sonra da Allah yolunda cihâddır” şeklinde zikredilmiştir. Hem İmâm-ı Birgivî, hem de Ebû Saîd Muhammed Hâdimî (rahmetullahi aleyhimâ) buyuruyorlar … Devamını oku