Selâmetle git gel evlâdım…

İstanbul’da yetişen velîlerden Abdülehad Nûrî hazretleri bir gün talebelerine şöyle seslenir: “Üsküdar’da görülecek bir işimiz vardır. Hanginiz bu işi yapar?” Talebeden ses çıkmaz. Çünkü denizde çok şiddetli “fırtına” vardır. Öyle ki, dalgalar, “sıra dağlar” gibi kıyıya çarpar. Bu yüzden çalışmaz kayıkçılar. Talebeler bunu bilir, hemen “peki” diyemezler. Ama içlerinde bir genç, “Başüstüne hocam” der. Büyük … Devamını oku

Güzel bir rüyâ görürsen Allahü teâlâya hamdet!

Abdülhalîm Efendi Osmanlı âlimlerindendir. 963 (m. 1555) senesinde doğdu. Babası Edirne’de kadı iken, babasından ve oradaki âlimlerin büyüklerinden ilim öğrendi. İstanbul’a gelip tahsiline devam etti. Birçok medreselerde vazîfe yaptı. Sonra Bursa kadılığı, Rumeli kadıaskerliği yaptı. 1013 (m. 1604) senesinde İstanbul’da vefât etti. Buyurdu ki: Kişinin, gerek uyumak için yattığı zaman, gerekse, başka zamanlarda ayağını kıbleye … Devamını oku

Hadîs-i şerîflerin sayısı hakkında…

Bazı art niyetli kimseler, “Peygamber, 23 yılda, o kadar çok hadîs söyleyemez” diyerek hadîs-i şerîflerin uydurma olabileceğini îmâ ve iddiâ ediyorlar. Evvelâ şunu belirtelim ki, Peygamber Efendimiz, gündüzleri 5 vakit namazda, Cuma namazlarında, bayramlarda, mübârek gecelerde, harplerde, seferde ve hazarda Sahâbe-i kirâmı ile beraber bulunmuş, geceleri ise âile efrâdı ile birlikte olmuş, onlara dâimâ bir şeyler anlatmıştır. Yüzlerce, binlerce, on binlerce insanla temâsı … Devamını oku

“Değiştirilmemiş bir namaz kalmıştı!..”

Sual: Namaz başta olmak üzere, ibadetleri, Peygamberimizin bildirdiği ve gösterdiği gibi yapmamak, o ibadeti değiştirmek, yok etmek mi olur? Cevap: Eshâb-ı kiramdan Enes bin Mâlik hazretleri, bir gün ağlıyordu. Ağlamasının sebebi sorulunca; “Resulullah Efendimizden (sallallahü aleyhi ve sellem) öğrendiğim ibadetlerden, değiştirilmemiş bir namaz kalmıştı. Şimdi, bunun da elden gittiğini görüyor, bunun için ağlıyorum” cevabını vermiştir. … Devamını oku

“Kelime-i tevhîd bir bütündür”

İstanbul’da yetişen Velîlerden Abdülehad Nûrî hazretlerinin talebesinden bir Sâdık Efendi vardır. Bu kişi, Beytullaha gitmek ister bir ara. İzin alıp düşer yollara. Ama bir şey çeker dikkatini. Şöyle ki; Her tehlike ânında Abdülehad Nûrî hazretlerini görür yanında. Nihâyet Kâbe’ye varır. Fakat o da ne? Hocası da yanındadır. Şaşkınlığı daha artar! Gerekli ziyâretleri yapar. Geri dönüp … Devamını oku

Eshâb-ı kirâma düşman olan hükümdar!..

Molla Arab hazretleri Osmanlı İslâm âlimlerinin büyüklerindendir. İsmi Vâiz Muhammed bin Ömer’dir. Antakya’da doğdu. Arab lisanını iyi bildiği ve Haleb’den Bursa’ya geldiği için “Molla Arab” diye şöhret buldu. Fıkıh ilmini fazîlet sâhibi babasından, usûl-i fıkıh, kırâat ve Arabî ilimleri, amcaları Şeyh Hasan ve Şeyh Ahmed gibi âlimlerden öğrendi. Tebrizli Mevlânâ Mürîd’den ilim öğrendi. Sonra Antakya’ya … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3930

Hepimiz öleceğiz. Enver abi buraya bir defa daha ya gelir ya gelemez. “Acibtü limen talebed-dünya, vel mevtü yatlibuha” demiş büyük bir zat ve biri de bunu bir çeşmenin taşına yazmış. Bunun manası, o kişiye şaşıyorum ki, gece gündüz dünyalık peşinde koşuyor, halbuki ölüm de her an onun arkasından koşuyor. Onun için Hazret-i Peygamber “aleyhissalatü vesselam”, insanın … Devamını oku

Hadîs-i şerîf ve çeşitleri…

Önce “Hadîs-i Şerîf” ne demektir? suâliyle konumuza başlayalım. “Hadîs”in birkaç çeşit ta’rîfi vardır: Genel olarak “Resûlullah’ın sözü” demektir. “Sened” ve “metin” olmak üzere 2 kısımdan meydâna gelmektedir. Sened, hadîsi nakledenlerin isimlerinin yer aldığı kısım; metin ise, Peygamberimizin söz veya fiilinin nakledildiği kısımdır. Ama “Peygamberimize âid olduğu ifâde edilen her türlü kavil (söz), fiil (iş) ve takrîr (onaylama) ve hâl (durum) ile ilgili haberler”e hadîs denilir.  Yine “Resûlullah’a, Sahâbe-i kirâma ve … Devamını oku

İmanın devamlı kalmasının sebepleri

Sual: Bir Müslümanda, imanın devamlı kalmasının ve bu imanın devam etmesinin, sebepleri, şartları var mıdır, varsa nelerdir? Cevap: Konu ile alakalı olarak Miftâh-ul-Cennet kitabında deniyor ki: “İmanın, bizde baki, devamlı kalıp çıkmamasının şartı ve sebebi altıdır: 1-Biz gayba iman eyledik. Bizim imanımız gaybadır, zahire, görünüşe değildir. Zira biz, Allahü teâlâyı, gözümüzle göremedik. Lakin görmüş gibi … Devamını oku

“Biz âhirete dâvet aldık!”

Abdülehad Nûrî hazretleri, İstanbul’da yetişen büyük velîlerdendir. Hâl ehli olup kerâmetleri anlatılır halk arasında. Bu zât, Peygamber Efendimizden mânevî emir alıp, Midilli’ye gider. Orada yetmiş kişi vardır. Hepsi de gayrimüslimdir. Bu zâtı görünce kalpleri değişir, hepsi îmânla şereflenirler. Sonra İstanbul’a döner. Sultânahmet, Bayezit ve başka büyük câmilerde vaaz edip halkı irşâd eder. Nihâyet vefâtı yaklaşır. O … Devamını oku

“Muhabbet, Allah’ın ihsânı ile elde edilir”

Miskâlî Efendi Bursa velîlerindendir. İsmi, Mehmed’dir. 1608 (H.1017) senesinde vefât etti. Gençliğinde işi gücü mızıka denilen bir çalgıyı çalmaktı. Sonradan tövbe edip tasavvufa yöneldi. Nakşibendiyye yolunda Şeyh Şâmî Efendinin sohbetlerine ve hizmetine devâm etti. Kemâle erdikten sonra Bursa’da ikâmet etti. Mudanya ahâlisi fısk u fücûr ve ahlâksızlıkla meşgûlken aralarında bâzı kimselerin Miskâlî Efendiye muhabbeti, sevgisi … Devamını oku