Sünnet iki kısımdır

Hadîkat-ün-nediyyede buyuruluyor ki: “Sünnet iki türlüdür: Sünnet-i hüdâ ve sünnet-i zevâid.”       Sual: Peygamber Efendimizin yaptığı, bildirdiği sünnetlerin hepsinin hükmü hep aynı mıdır?   Cevap: Bu konuda Hadîkat-ün-nediyye kitabında buyuruluyor ki:   “Sünnet iki türlüdür: Sünnet-i hüdâ ve sünnet-i zevâid.   Sünnet-i hüdâ; camide itikaf etmek, ezan, ikamet okumak, cemaat ile namaz kılmak gibidir. Bunlar, … Devamını oku

Fıkıh ilminin ehemmiyeti

“Fıkıh” kelimesi, Arapça’da, genel olarak “bilmek-anlamak” veya özel olarak “İslâmiyeti bilmek-anlamak” demektir…       Dünyâya gönderilen ilk insan ve aynı zamanda ilk Peygamber olan Hazret-i Âdem’den îtibâren, bütün İlâhî (semâvî) dînler, îmân ve ibâdetlerin yanı sıra, toplumun sosyal hayâtını düzenleyen kâideleri de bildirmişlerdir. Her asırda gönderilen Peygambere, o asırda yaşayan insanların ihtiyaçlarını içine alan hükümler bildirilmiş ve o Peygamberler de … Devamını oku

Onun ekmeğinde şifâ vardır…

Âşık Efendi, Edirne’de yaşıyan Allah dostlarındandır. Hasan Sezâi dergâhında talebe yetiştirirken, 1567 senesinde vefât etti. Zâviyenin yakınına defnedildi.   Bir gün sevenlerinden bir genç, bu zâtı ziyâret niyetiyle çıktı evden. Giderken de;   “Gideyim, Âşık Efendi’nin hânesinde pişen bereketli yemeklerden yiyeyim. Onun ekmeğinde şifâ vardır. Hele kendi eliyle ağzıma lokma koysa, ne seâdettir”  dedi…   Böyle … Devamını oku

“Sıdk ve muhabbetin alâmeti ahde vefadır”

“Ey oğlum! Sen insanlardan yüz çevirme. Onlara karşı kibirlenerek hakîr ve küçük görme.“       Ebü’l-Feth-i Vâsıtî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Seyyid Ahmed er-Rıfâî hazretlerinin talebelerindendir. 580 (m. 1184) senesinde Mısır’da İskenderiyye’de vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:   “Sıdk ve muhabbetin alâmeti ahde vefadır.” “Nefsiniz sizi uygun olmayan şeylerle meşgûl etmeden evvel, siz nefsinizi hayırlı … Devamını oku

Caminin içinden geçmek…

Zaruretsiz camiden geçmeyi âdet edinen, fasık, günahkâr olur.       Sual: Kısa mesafe diyerek caminin içinden geçmek dinen uygun olur mu?   Cevap: Camiden bazen geçmek caizdir. Yol hâline getirmek mekruhtur. Özür olursa, mekruh olmaz. Her gün mescide ilk girişde Tehıyyet-ül-mescid namazı kılar. Sonraki girişlerinde kılmaz. Hamevî Eşbâh şerhinde diyor ki:   “Camiye girenin Tehıy-yet-ül-mescid … Devamını oku

Ömrün ve vaktin kıymetini bilmek…

İnsanın en büyük sermayesi, ömrü ve vaktidir. Geçen bir an, geri gelmez, Bunu bilen akıllı kimse, Rabbinin emirlerine uyar, her nefesini değerli bir emanet bilir ve onu faydalı işlerde harcar. Sevgili Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurmuşlardır ki: “İki [büyük] nimet vardır ki, insanların çoğu bunlarda hep aldanırlar. Bunlar: Sağlık ve boş vakittir.” [Tirmizî]. İnsan, bu dünyada … Devamını oku

Hasetçi her zaman vardır!..

Hadîs âlimlerinin en büyüğü olan İmâm-ı Buhârî hazretlerinin ilminin üstünlüğü ve dîninin bütünlüğü her yere yayılınca insanlar her taraftan yanına üşüştü. Ancak bâzı kimseler haset edip, hakkında “dedikodu” çıkardılar. O da Nişâbur’dan Buhâra’ya göç etti. İnsanlar, akın akın gelip ziyâret ediyordu kendisini. Oranın vâlisi bir memuruna; “Git İmâma söyle, yanıma gelsin!” diye emir verdi. O görevli de gelip; “Vâlimiz … Devamını oku

İyi binek, geniş mesken, sâliha hanım saadettir

Süleymân bin Dâvûd Tayâlisî hazretleri hadîs ve fıkıh âlimidir. 133 (m. 750)’de Basra’da doğmuş olup, 204 (m. 819)’da orada vefât etti. Burada ve Hicaz’da pekçok âlimden hadîs-i şerîf öğrendi. Ahmed bin Hanbel ve pek çok âlim de ondan hadîs-i şerîf rivâyet etti.  Onun rivâyetinde Berâ bin Âzib’in (radıyallahü anh) haber verdiği hadîs-i şerîfte kabir suâli … Devamını oku

Kabre karşı namaz kılmak

Sual: Kabre karşı namaz kılmanın dinimiz açısından bir mahzuru var mıdır? Cevap: Kabre karşı namaz kılmak mekruhtur. Vehhabiler, buna şirk diyorlar. Hadîkada bildirilen hadis-i şerifte; (Mezar üzerinde namaz kılanlara lanet olsun!) buyuruldu. Çünkü, kabir üzerinde namaz kılmak, Yahudilere benzemek olur. Bunun için, mekruh denilmiştir. Kabristanın kabir olmayan yerinde namaz kılmanın mekruh olmadığı Hâniyye ve Hâvî kitaplarında yazılıdır. … Devamını oku