Murâdına ermek isteyen genç…

Hindistan evliyâsının büyüklerden olan Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin sözü ve nasîhati öyle tesirliydi ki, insanları doğru yola çekmek için bir nazarı kâfiydi.   Bir gün huzûruna genç biri gelip “Efendim, ben de büyüklerin yoluna girmek istiyorum” diye arz etti.   Büyük velî;   “Peki evlâdım, mâdem öyle, sen de her talebe gibi başla çalışmaya” buyurdu.   Fakat gencin istediği bu değildi.   … Devamını oku

Resûlullahın açıkça bildirdiği şeyleri tasdik eden mümindir

Resûlullah Efendimizin getirdiği açıkça bilinen şeylerden birisini inkâr etmek küfürdür!       Şeyhzâde Mehmed Efendi Osmanlı tefsir ve fıkıh âlimlerindendir. Aslen İzmitli olup babasının adı Muslihuddin Mustafa’dır. Tahsilini İstanbul’da yaptı. Tefsir ve fıkıh ilimlerinde yetişerek Beyzâvî’nin “Envârü’t-tenzîl” kitabına yazdığı hâşiye ile meşhur oldu. İstanbul’un değişik medreselerinde müderrislik yaptı. 951 (m. 1544)’de vefat etti. “Envârü’t-tenzîl … Devamını oku

Satılan malın kusurunu gizlemek!

“Satılan bir şeyin kusurunu gizlemek helal değildir. O kusuru bilip söylememek de, kimseye helal değildir.”        Sual: Satıcıların bazıları, kusurlu, çürük malları gizleyip sağlamların arasına karıştırarak satmaktadır, böyle yapmak dinimizce uygun mudur?   Cevap: Bu konuda Kimyâ-i se’âdet de buyuruluyor ki:   “Malın ayıbını, müşteriden gizlememeli, hepsini, olduğu gibi göstermelidir. Kusuru gizlemek, hıyanettir. Malın … Devamını oku

“Makâm-ı Mahmûd” şefaat makamıdır…

Kıyâmet gününde Peygamber Efendimize şefaat etme yetkisi verilecektir.       Ebû Musa el-Medini hazretleri hadis hafızlarındandır. 501’de (m. 1108) İran’da İsfahan’da doğdu. İlk tahsilinden sonra Hemedan ve Bağdat’ta hadisin yanı sıra kıraat de okudu. Tahsilini tamamladıktan sonra İsfahan’a dönerek orada talebe yetiştirdi. 581’de (m. 1185) İsfahan’da vefat etti. Şöyle nakletmiştir:   Kıyâmet gününde Peygamber efendimize … Devamını oku

“Arsam, dergâhınıza hediyem olsun”

Hindistan evliyâsının büyüklerden olan Abdullah Dehlevî hazretlerinin dergâhının yanında, dergâha bitişik arsası vardı bir kadının.   Talebeler çoğalınca, dergâh dar gelmeye başladı.   Yâni genişletilmesi gerekiyordu biraz.   Bitişik arsayı da medreseye katmayı düşündüler. Ancak arsasını satmıyordu bu kadın.   Isrâr ettiler.   “Hayır, satmıyorum!..   Siz başka arsa bakın!” dedi.   Ne kadar ısrâr ettilerse de sürdürdü bu … Devamını oku

Dünya ve âhiret saadeti için…

Dünyada ve âhirette saâdete kavuşmak ve dertlerden, belâlardan kurtulmak, nîmetlere kavuşmak için, her gün tevbe etmek lâzımdır.       İnsanın, dünyada ve âhirette saâdete kavuşması için üç şey lâzımdır:   Birincisi, Müslüman olmak lâzımdır. Bir kerre (Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah) diyen Müslüman olur.   İkincisi, Müslüman olduğunu tanıdıklara ve meleklere bildirmek için, (Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü … Devamını oku

Doğumun kolay olabilmesi için…

Bostân-ül-ârifîn kitabında doğumun kolay olması için tabak içine yazılacak bir dua var…       Sual: Doğumun kolay olabilmesi için, tıbbın bildirdiklerinin dışında okunacak veya yazılacak bir dua var mıdır?   Cevap: Doğumun kolay olması, çocuğun rahat dünyaya gelmesi için Bostân-ül-ârifîn kitabında deniyor ki:   “Abdullah ibni Abbas hazretleri buyurdu ki: Bir tas, tabak içine (Bismillâhillezî lâ ilâhe illâ huv … Devamını oku

H. Hilmî Efendi’nin vasiyeti

“Aklı olan herkes, dünyâda râhat ve huzûr içinde yaşamak, âhirette de, azâbdan kurtulup sonsuz ni’metlere kavuşmak ister. İşte bunun için, Seâdet-i Ebediyye kitâbımı yazdım.”       Merhûm Hüseyin Hilmî Işık Efendi’nin, 21 Temmûz 1974 [1 Recebü‘l-ferd 1394] Pazar günü hâzırlamış oldukları “Vasiyetnâme”lerinin bir kısmı şöyledir:   “Aklı olan herkes, dünyâda râhat ve huzûr içinde yaşamak, âhirette … Devamını oku

“Önce lâzım olan, doğru bir itikaddır!”

Hindistan evliyâsının büyüklerden olan Abdullah-ı Dehlevî hazretleri, bir gün yanına birini alıp akrabâsından ihtiyar bir kadıncağızın ziyâretine gitti.   Hanımın kızı vefât etmişti…   Tâziye için gitmişti evine.   Tesellî için;   “Üzülme bacım. Rabbimiz, onun yerine sana daha iyi bir evlât verir” buyurdu.   Kadınceğız, başını olumsuzca sallayıp;   “Nerede hocam, ben de kocam da yaşlandık artık. Bizim … Devamını oku