“Sıkıntıya düşersen beni hatırla!”

bül Feth-i Serahsî hazretleri anlatıyor:   Bir iş için Mısır’a gitmem gerekiyordu. Hocamın huzûruna varıp izin istedim.   Bana cevâben;   “Deniz yolculuğu tehlikelidir. Gitmesen olmaz mı?” dedi.   “Gitsem iyi olacak efendim” diye arz ettim.   “Peki git, ama bir sıkıntıya düşersen şu duâyı okuyup beni hatırla!” buyurdu.   “Başüstüne” dedim.   Yol arkadaşlarımla bir gemiye bindik…   Gece olunca çok … Devamını oku

Sıkıntılara sabreden mübarek zat…

Büyük velî Ebül Feth-i Serahsî hazretlerine, bir gün bâzı sevdikleri “Bize hocanızdan bahseder misiniz?” dediler.   Şöyle anlattı:   “Hocam, sıkıntılara sabreder, hiç şikâyet etmezdi.   Hak teâlâ, onun her bir isteğini ânında yaratırdı.”   Dinleyenler;   “Bir misâl verseniz efendim” dediler.   Şöyle anlattı:   Evimizin önünde bir dut ağacı vardı…   Mevsimi gelince dut yaprağı toplardım o ağaçtan. … Devamını oku

Hepsi hocamın bereketiyle…

Ebül Feth-i Serahsî hazretleri, devrinin bir tekiydi. Ebül Fadl-ı Serahsî hazretlerinin talebesidir.   Her velî gibi o da hocasını çok severdi.   Her kavuştuğunu, o zâtın himmeti bilirdi.   ● ● ●   Bir gün bâzı dostları;   “Efendim, bu yüksek mertebeye nasıl yükseldiniz?” diye sordular.   Cevâbında;   “Hocamın sâyesinde” buyurdu.   Ve şöyle anlattı:   Bir gün bir derenin kenarında … Devamını oku

“Fâtiha, her şeye şifâdır…”

Yûsüf Mahdum hazretleri, duâları kabul olan velîlerdendir. 1485 senesinde Şirvan’da vefât etti. Bu zâtın hizmetlerini gören yaşlıca bir kimse vardı: Mehmet Dede…   Ancak yaşlanmasına rağmen hiç çocuğu olmamıştı. Hanımıyla birlikte buna çok üzülüyorlardı.   Bir gün, açtı bu işi bu büyük “velî”ye:   “Efendim, otuz yıldır evliyiz, çocuğumuz olmuyor” dedi.   Mübârek sordu:   “Üzülüyor musun?”   … Devamını oku

“Birbirinizi Allah için sevin!”

Büyük velî Fahreddîn-i Acemî hazretleri, bir gün gençlere;   “Birbirinizi Allah için sevin. Bir araya geldiğinizde faydalı şeyler konuşun veyâ açın bir ilmihâl kitâbı okuyun” buyurdu.   Sonra da Fârisî bir beyit okudu…   Mânâsı şöyle:   “Bir iki kişi, bir iki nefeslik de olsa Allah için bir araya gelir, Allahtan bahsederlerse, gökteki melekler oraya imrenir, gıbta ederler.”   ● … Devamını oku

“Ben, ateşi söndürmek isteyenlerin tarafındayım!”

Osmânlı Devletinin ikinci şeyhülislâmı olan Fahreddîn-i Acemî hazretleri, 1460 (H.865) senesinde Edirne’de vefât etti.   Dârülhadîs Câmii önüne defnedildi.   Bu zât bir gün şunu anlattı sevdiklerine;   Nemrut, İbrâhim aleyhisselâmı içine atmak için büyük bir ateş yakmıştı.   O ara bir karınca, ağzına su almış, ateşe doğru gidiyordu.   Sordular ki:   “Ey karınca! Böyle nereye gidiyorsun?”   Dedi ki: … Devamını oku

“Dünyâ için hiçbir şeye kızma!”

Muînüddîn-i Çeştî hazretleri, talebelerinden Hamîdüddîn Nâgurî hazretlerine, bir gün;   “Sen, dünyâ ve âhirette azîz ve mükerrem olmayı ister misin?” diye sordu.   Hamîdüddîn;   “Kulun isteği olmaz” diye cevap verdi. Muînüddîn-i Çeştî hazretleri, bu cevâbı beğenip; “Dünyâyı terk eden Hamîdüddîn” buyurdu.   ● ● ●   Nasîhat isteyen bir gence; “Dünyâ için hiçbir şeye kızma!” buyurdu.   Genç, tekrar ricâ etti. … Devamını oku

“Ateş, hâlis mümine zarar veremez!”

Büyük velî Muînüddîn-i Çeştî hazretlerinin zamânında Bağdat’ta “yedi kişi” vardı ki, ateşe tapıyorlardı.   Açlık ve susuzluk çekerek sonunda “istidraca” kavuştular.   Fakat câhil halk bunları “evliyâ” zannederlerdi.   Bunlar, Muînüddîn-i Çeştî hazretlerini işitip, görüşmek istediler. Fakat onu görünce büyük bir dehşete kapıldılar!   Sonra bir titreme aldı bedenlerini!.   Mübârek zât onlara; “Sizler, Allah varken niçin ateşe tapıyorsunuz?” diye sordu. … Devamını oku

“Kıyâmet için ne hazırladın?..”

Bir gün büyük velî Muînüddîn-i Çeştî hazretlerine, bâzı kimseler gelip, kendisine “namaz”dan sordular.   Cevâben;   “Namaz, çok mühim ibâdettir” buyurdu.   Ve îzah etti:   “İbâdetler îmândan değildir. Yâni bir ibâdeti terk etmek, îmânı gidermez. Ama namaz için hüküm böyle değil.”   Sordular:   “Onun hükmü nasıldır efendim?”   Cevâben;   “Birçok büyük âlimler ‘Bile bile namaz kılmayan … Devamını oku

Bunu sevdiklerinden eyle ya Rabbi

Bir gün büyük velî Muînüddîn-i Çeştî hazretlerine bir kimse gelip karşısında edeple durdu.   Ve arz etti ki.   “Efendim, Çoktandır zât-ı âlinizi görmek istiyordum. Çok şükür, bugün sizi görmekle şereflendim” dedi.   Ama büyük velî, hiç iltifat etmedi bu söze.   Kıymet vermedi.   Üstelik sertçe bakıp;   “Haydi, ne için geldinse hemen yap yapacağını!” buyurdu.   Adamın hâli … Devamını oku

“Hakkından fazlasını alma!”

Muînüddîn-i Çeştî hazretleri; bir gün bir dostuyla yolda yürüyorlardı ki, bir kimse hiddetle gelip, o kimsenin yakasına yapıştı!   Ve şiddetli çekip;   “Öde borcunu!” diyerek tehdit etti!   Ancak parası yoktu adamcağızın. Mahcup oldu tabii.   Muînüddîn-i Çeştî;   “Biraz mühlet veremez misin?” buyurdu.   Ama o, edepsizdi biraz…   “Hayır veremem” dedi.   Büyük velî cübbesini … Devamını oku

“Hindistan Sultânlığı sana nasip olacak”

Muînüddîn-i Çeştî hazretleri, yanında olan müminlere;   “Gidin, şu gâfil hükümdâra putperestliği bırakmasını söyleyin” buyurdu.   Onlar da gidip;   “Ey hükümdâr! Muînüddîn-i Çeştî hazretleri, putperestliği bırakmanızı istiyor” dediler.   Ama o, aldırmadı.   Küfründe inat etti.   Geri dönüp durumu arz ettiler.   Muînüddîn-i Çeştî gadaba geldi.   Gayretine dokundu mübâreğin.   O yakınlarda genç … Devamını oku

Sihirbaz Ecipal’in pişmanlığı!..

Meşhur sihirbaz Ecipal, mağlup ve ümitsiz hâlde geri döndü mecbûren. Hükümdâra gelip;   “İzin ver, tek başıma gideyim!” dedi. Bir “ceylân derisi”nin üstüne oturdu. Ve havada uçarak geldi müminlerin üzerine. Muînüddîn-i Çeştî hazretlerini tehdit etti.   Büyük velî sâkindi.   “Sen yerde ne yaptın ki, havada ne yapacaksın?” buyurdu.   Bu söz, dokundu ona. Postunun üzerinde göğe doğru … Devamını oku