Bir daha böyle bir teklîfle gelmeyin!

Bir gün, saray nâzırı, Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkî hazretlerinin huzûruna gelerek;   “Efendim! Falan falan köylerin bütün gelirlerini, izninizle size bağlamak istiyoruz. Siz de talebenize sarf edersiniz” dedi.   Ancak kabul etmedi bu teklîfi büyük velî.   Nâzır şaşırdı!   Çok da merak etti.   Ve sordu hemen:   “Bağışlayın hocam, neden istemiyorsunuz acabâ?”   “İhtiyâcım yok da ondan.”   “Olur … Devamını oku

İbâdeti kusurlu görmek, kıymetini artırır!

Kutbüddîn-i Bahtiyâr Kâkî hazretleri, fakîrâne bir hayat yaşardı. Hâlbuki Sultân bile emrini bekliyor, “Bir işâret buyurun, kâfi” diyordu.   Buna rağmen kimseden bir şey istemezdi.   Mübârek hanımı, bakkaldan borç olarak bir şeyler almak istediğinde; bakkalın hanımı onu üzecek şeyler söylemişti.   Akşam eve geldiğinde beyine, anlattı olanları.   Büyük velî;   “Ey hanım! Biraz şu odaya gelir misin!” buyurdu. … Devamını oku

Rezil rüsva olan iftiracı kadın!

Kutbüddîn-i Bahtiyâr Kâkî hazretleri bir gün, o yerin Sultânıyla kol kola dolaşıyor, devlet erkânı da az geriden onları tâkip ediyordu.   Derken ağlayıp feryat eden bir “kadın” çıktı önlerine!   Ve sultâna yaklaşıp;   “Efendim! Lütfen bizi nikâh edin. Çok zor durumdayım” diye dert yandı.   Hükümdâr sordu:   “Kiminle nikâhlanmak istiyorsun?”   Kadın, Kutbüddîni göstererek dedi ki:   “İşte … Devamını oku

Bir sarhoşun ibretlik tövbesi!

Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkî hazretleri bir gün şunu anlattı: Bir arkadaşla sefere çıkıp, bir nehrin kenarında mola verdik. Ancak garip bir hâdise oldu orada.   Şöyle ki;   Biz orada otururken koca bir akrep, hızlı hızlı gidiyordu. Ben, arkadaşıma;   “Bak, bu akrep süratli gidiyor. Onun bu gidişinde bir hikmet olsa gerek” dedim.   O da hak … Devamını oku

“Onlar yoksa kitapları var!”

Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkî hazretleri, büyük velîlerdendir. Delhi’de yaşayıp 633 (m. 1235) senesinde Hindistan-Delhi’de vefât etti. Bir buçuk yaşında iken, babası ayrıldı dünyâdan.   Onun yetişmesiyle annesi meşgul oldu.   Daha sonra Muînüddîn-i Çeştî adında bir evliyâ zât bir gün bir vesîleyle oraya gelmişti.   Kutbüddîn, on yedi yaşındaydı o zaman…   Bu zâtı görünce gayriihtiyârî kalbi meyletti bu büyük … Devamını oku

“Bunda bir hikmet var!..”

Muhammed Bâkî Billâh hazretlerinin yaşı kırka erince, hiç kalmadı dünyâya rağbeti.   O günlerde hanımına;   “Yakında benim için büyük bir hâdise olacaktır” derdi.   Bir gün de eline bir ayna aldı ve;   “Gel beraber bakalım” buyurdu.   Kadıncağız onu aynada pîr-i fâni, ihtiyar olarak görünce, anladı yakında vefât edeceğini.   Bu hâli, talebesine bildirmek gâyesiyle;   “Velîlerden birine, gâipten, … Devamını oku

Onu gören, Allahü teâlâyı hâtırlardı…

Büyük velî Muhammed Bâkî Billâh hazretleri, giyinmede sâdeliği severdi.   Ve her gün, aynı yemeği getirseler;   “Başka yemek getiriniz!” demezdi.   Hep abdestli olmaya çalışırdı.   Zayıftı, ama yine de çok ibâdet yapardı.   İbâdet yaparken yorulsa, kalkıp abdestini tâzeler ve ibâdetine devam ederdi…   İslâmiyetin her emrine riâyet eder, tam uyardı.   Bir edebi bile yapmaktan kaçınmazdı.   … Devamını oku

Velîler nasıl anlaşılır efendim?

Büyük velî Muhammed Bâkî Billâh hazretleri; talebesinde kötü bir hâl görseydi, kusûru kendinde arar, “Bütün bunlar bizden oluyor. Biz iyi olsaydık talebemiz de iyi olurdu” buyururdu.   Emr-i mârufu da yumuşak yapar, bir gönül yıkmamaya çok dikkat ederdi.   Birisini uygunsuz iş yaparken görse;   “Bu, doğru değil” diye ortaya söylerdi.   Onun yanında, kimse kimseyi kötüleyemezdi.   Çünkü bilirlerdi böyle şeylere … Devamını oku

İşte size kurtuluş reçetesi!

Evliyânın büyüklerinden Muhammed Bâkî Billâh hazretlerinin genç bir komşusu vardı. İçki içip her türlü fenâlığı yapardı. Mübârek zât, gencin bu hâllerini biliyor, ama bir şey demiyordu.   Ancak talebesinden biri ihbâr edince; memurlar, yakalayıp hapse attılar bu genci.   Ama Bâkî Billâh hazretleri, bunu duydu ve çok üzüldü!   Çağırıp, sitem etti ihbâr eden gence.   İhbarcı genç; … Devamını oku

“Hidâyet Allah’tandır kardeşlerim”

Muhammed Bâkî Billâh hazretlerinin yanına, Hristiyan ve Yahûdîlerden bir grup insan geldi. Onları îmâna dâvet etti.   Ancak kabul etmediler.   O vakit açtı ellerini, “Yâ Rabbî! Bunlara hidâyet ver de cehennemde yanmasınlar” diye duâ etti…   Az sonra önünde diz çöküp Kelime-i şehâdeti söylediler.   Dahası, eliyle meshetti yüzlerini.   O anda “perde kalktı” gözlerinden.   Keşf … Devamını oku

Muvaffak olmanın iki sırrı!..

Muhammed Bâkî Billâh hazretlerinin çok kerâmetleri vardı. Ama belli etmezdi mübârek zât.   Üç yaşında bir çocuk, yüksek bir duvardan, taş zemîne düşmüştü bir gün.   Kulağından kan gelip, o anda kesildi nefesi.   Annesi, onu kucağına alıp koştu Bâkî Billâh hazretlerine.   “Efendim! Bir himmet edin de yaşasın çocuğumuz” diye yalvardı.   Bu büyük velî de, acıdı kadıncağıza. … Devamını oku

Asil davranış karşısında utanan adam!..

Muhammed Bâkî Billâh hazretleri, bir gün birkaç talebesiyle bir velînin kabrini ziyârete gittiler. Türbedâr, onların geldiğini görünce kalktı ve acele bir iskemle getirip koydu kabrin yanına.   Üzerine de bir minder yerleştirdi.   Bâkî Billâh hazretleri otursun diye.   O esnâda terbiyesiz biri gelip iskemleyi, minderi görünce;   “Bunu kim için getirdiniz?” diye sordu küstahca.   Talebeler, Bâkî … Devamını oku

“Bana himmet edin efendim!”

Muhammed Bâkî Billâh hazretlerinin zamânında bir genç vardı ki, tek arzusu evliyâlıkta yükselmekti.   Çok büyük zâtlar gördü.   Ama bir türlü kalp gözü açılmıyordu.   Bir gece kalkıp;   “Yâ Rabbî! Beni, sevdiğin bir dostuna kavuştur” diye yalvardı.   Duâsı kabul oldu.   O gün işitti “Bâkî Billâh” ismini.   Henüz kendisini görmeden muhabbeti yer etti kalbinde.   Ertesi … Devamını oku