Sırtımdaki kişi, babamdır!

Tâbiîn’inden Hasan-ı Basrî hazretleri, Basra’da yaşadı, kabr-i şerîfi de buradadır.

 

Bu zât Kâbe-i şerîfi ziyâret ederken birinin, sırtında bir zembille tavaf ettiğini gördü.

 

Garibine gitti.

 

Ona yaklaşıp;

 

“Arkadaş, arkandaki yükü yere bırakıp da öyle tavaf etsen daha iyi olmaz mı?” buyurdu.

 

O kimse dönüp;

 

“Bu, yük değil” dedi.

 

“Ya nedir?”

 

“Babamdır. Bunu Şam’dan yedi kere sırtımda getirip hac yaptırdım” dedi.

 

Hasan-ı Basrî;

 

“Niçin?” deyince;

 

“Çünkü babam bana güzel dînimi öğretti ve beni tam İslâm ahlâkı üzere terbiye etti” cevâbını verdi.

 

Büyük velî;

 

“Kıyâmete kadar böyle hizmet edip de bir kere kalbini kırsan, hepsi boşa gider. Bir defâ gönlünü alsan, bu kadar hizmete mukâbil olur” buyurdu.

 

● ● ●

 

Bu zât bir dostunun cenâzesine varıp definden sonra çok ağladı!

 

Sordular ki:

 

“Niye ağlarsınız?”

 

“İşte en son varacağımız yer, şu kabirdir. Buraya hepimiz gireceğiz. Bunu bile bile nasıl günah işleriz?” buyurdu.

 

● ● ●

 

Bir gün de birkaç sevdiğine “Kendinizi vermeye alıştırın” buyurdu.

 

O kimseler;

 

“Biz fakîriz” dediler.

 

“Öyleyse hiç olmazsa tebessüm edin. Bu da bir sadakadır” buyurdu.




Kategori içindeki yazılar: Abdüllatif Uyan