Behlül Dânâ hazretleri meczub bir Hak âşığıdır. Bağdat’ta yaşadı, kabr-i şerîfi de Bağdat’tadır.
Bir gün halîfe Hârun Reşid, Behlül Dânâ hazretlerine “Bana nasîhat eder misin” dedi.
O da cevâben;
“Allah’tan kork ve Onun Resûlü olan Muhammed aleyhisselâmın sünnetine tâbi ol” dedi.
Hârun Reşid;
“Çok güzel söyledin, şu hediyemi kabul et” deyip bir kese altın verdi.
Ama o, kabul etmeyip;
“Onu, ihtiyâcı olan bir kimseye ver” dedi.
Hârun Reşid;
“Borcun varsa onu ödeyeyim” dedi.
Onu da kabul etmeyince “Bâri bir ihtiyâcın varsa, söyle de onu gidereyim” dedi.
Behlül hazretleri;
“Allahü teâlâ senin Rabbin olduğu gibi benim de rabbimdir. O, seni hâtırlayıp da beni unutmaz” dedi.
Hârun Reşid duygulandı.
Ve uzun süre ağladı…
● ● ●
Bir gün de bir genç;
“Ey Behlül! Ben evlenmek istiyorum. Bana bu konuda ne tavsiye edersiniz?” diye sordu.
Cevâben ona;
“Evlenmek sünnettir. Bu sünneti yerine getirmeye niyet et. Âlimler; ‘Ailesinin hakkına hukukuna riâyet edemeyecek olan, evlenmesin’ buyurdu. Zîrâ kadın esir değildir, köle değildir, hizmetçi de değildir. Velhâsıl İslâmiyete uyan bir kadının, dînimizde hakkı pek büyüktür” dedi.