Beni hâtırından çıkarma!

Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin genç bir talebesi vardı ki, bu zâtı çok seviyordu.

 

Büyük velî, bu talebeye “Her zaman beni yâd et, hâtırından çıkarma” buyurmuştu.

 

O talebe anlatıyor:

 

Bu emirle hocamı unutmamaya çalışırdım.

 

Bir sene babamla hac yoluna çıktık.

 

Derken Hirat’a ulaştık.

 

Oradayken bir ara unuttum hocamı.

 

Unutmamla birlikte, bendeki bütün güzel “hâller” ve mânevî “hasletler” gitti.

 

Kendimi “kupkuru” hissettim.

 

Sanki “odun gibi” olmuştum.

 

Ne aşk kalmıştı ne muhabbet.

 

Babam farkına varıp “İstersen seni başka bir velîye götüreyim” dedi.

 

Ben cevâben;
“Hayır, bu hâl benim kusûrumdan oldu” dedim.

 

“Ne kusûru oğlum?” dedi.

 

“Ben hocamdan gâfil oldum. Bu yüzden bunlar oldu” dedim.

 

Haccı edâ edip döndük.

 

Hocamın huzûruna girdim.

 

Bana şefkatle bakıp;

 

“Ey oğlum! Hirat’ta beni unuttuğun için üzülme. Çünkü biz, kasıtsız yapılan kusurları görmeyiz. Ama dostu unutmak, dostluğa sığar mı evlâdım. Seven, sevdiğini unutur mu?” dedi.

 

Ve ilâveten;

 

“O velîye gitseydin hiç faydası olmazdı. Çünkü sen, bu menbadan feyiz alıyorsun. Benim talebelerim, sanki benim oğlumdur, başkasının onlara tasarruf haddi yoktur” buyurdu.




Kategori içindeki yazılar: Abdüllatif Uyan