Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin bir talebesi bir gün bu zâta gelerek;
“Efendim, namazlarımdan hiç zevk alamıyorum, tasavvuf hâllerim de iyi değil, bana ne tavsiye edersiniz?” diye sordu.
Büyük velî;
“Yediğin lokmalara dikkat et” buyurdu.
Talebe yediklerini araştırdı…
Helâldi hepsi de.
Tekrar gelerek;
“Efendim araştırdım, yemeklerimiz helâl olup, bir kuruş bile haram karışmış değildir” dedi.
Büyük velî tekrar ona;
“Biraz daha araştır. Belki başka hususlarda bir hatâ yapılıyordur” buyurdu.
Çocuk tekrar araştırdı…
Nihâyet farkına vardı bir şeyin. Ocakta “şüpheli” bir odun yakılmıştı.
Koşup sordu hemen:
“Bu olabilir mi efendim?”
“Evet olabilir” buyurdu.
Genç, bundan dolayı tövbe etti…
Ve çabucak kavuştu iyi hâllerine…
● ● ●
Bu zât, sık sık sevdiklerine “Yemek yerken edebi gözetiniz. Kendinizi, Allah’ın huzûrunda farz ediniz” buyururdu.
Talebesiyle yemek yerken birisi gafletle ağzına lokma koymuştu.
Onu böyle gördü.
Ve talebelerine;
“Evlâtlarım! Rabbinizin huzûrunda olduğunuzu bilerek yiyin. Eğer bir yemek öfke ve gafletle pişmişse, onu yemeyin” buyurdu.