Evliyanın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin, Emîr Hüseyin adında bir talebesi vardı.
O, şöyle anlatıyor:
Ben Kasr-ı ârifan’da çiftçilik yapıyordum.
Fakat Müslümanlıkla, pek ilgim alakam yoktu…
Tam bir cehalet içinde geçiriyordum ömrümü.
Hayatı, yiyip içip yatmaktan ibaret zannediyordum.
Behâeddîn-i Buhârî hazretleri; bizim mahallemizde ikamet ederdi.
Sık sık karşılaşıyorduk.
Bana bakıp, tebessüm
ediyordu her seferinde.
Bir gece rüyamda gördüm kendisini.
Bana bir ayna verip;
“Al şu aynayı da kendine bir bak!’ buyurdu.
Alıp baktım…
Çok ‘çirkin’ gördüm suretimi.
Öyle ki, iğrendim kendimden.
O anda uykudan uyandım.
Ertesi gün yine karşılaştık.
Yanıma yaklaşıp;
“Rüyada, sana o aynayı kim verdi?” diye sordu.
Cevaben;
“Siz verdiniz” dedim.
“Peki, kendini neden çirkin gördün?”
“Bilmiyorum efendim, neden olabilir” dedim.
Buyurdu ki:
“Namaz kılmadığın için öyle çirkin gördün kendini. Eğer namazlarını güzel kılsaydın çok güzel görürdün kendini aynada.”
O gün namaza başladım.
Ve bırakmadım bir daha.