Silsile-i aliyyeden Bâyezid-i Bistâmî hazretlerinin birkaç talebesi, bu zâta gelerek;
“Efendim, falan köyde bir evliyâ zât var” dediler.
Büyük velî;
“Mâdem öyle, ziyâretine gidelim de o zâtın sohbetinden istifâde edelim” buyurdu.
Birlikte kalktılar…
O köye gittiler.
Tam köye girmişlerdi ki, o kişi de gözüktü ileriden.
Çocuklar, onu gösterip;
“İşte efendim o zât geliyor” dediler.
Mübârek zât ona baktı.
O anda mühim bir şey oldu…
Adam yere tükürdü.
Hem de kıbleye karşı.
Hazret-i Bâyezid, bunu görür görmez talebelerine;
“Geri dönüyoruz” buyurdu.
Şaşırdılar!..
Anlayamadılar!..
Sordular ki:
“Niçin efendim?”
“O, gerçekten evliyâ olsaydı, kıble yönüne tükürmezdi” buyurdu.
Ve görüşmeden geri döndüler.
● ● ●
Bir gün bâzı sevdikleri “Efendim, duâlarımızın kabul olması için şartlar var mıdır?” diye sordular.
Büyük zât cevâbında;
“Evet var. Önce Ehl-i sünnet îtikadında olmak ve dört hak mezhebden birinde bulunmak, ayrıca farzları yapmak da lâzımdır. Farzları yapmayan kimsenin, sünnet ve nâfile ibâdetleri ve duâları kabul olmaz” buyurdu.