“Ücreti vermezsen seni suya atarız!”
Basra’da yetişen velîlerden Mâlik bin Dînar hazretleri, Hasan-ı Basrî hazretlerinden “Feyiz” alıp, velîler arasına girdi. Ama kendisini gizler, evliyâ olduğunu bilmezdi kimseler.
Bir gün evden çıktı.
Gidip bindi bir gemiye.
Az sonra gemici geldi.
“Ücretini ver!” dedi.
Ancak hiç para yoktu üzerinde.
Zîra hırsız, cüzdanını çalmıştı.
“Param yok, sonra versem olmaz mı?” buyurdu.
Gemici Hristiyandı.
Birden sinirlendi.
Ve bir “tokat” vurdu yüzüne. Hattâ adamlarını çağırıp bayıltıncaya kadar dövdürdü ve “Eğer ücreti şimdi vermezsen seni suya atarız!” diye de tehdit etti.
O, cevap vermedi.
Onlar da kızdılar!
Kol ve bacaklarından kaldırıp tam denize atacaklardı ki, o esnâda denizde ne kadar balık varsa su üstüne çıkardılar başlarını.
Her birinin ağzında bir şey vardı.
Dikkatle baktılar.
“Altın lira” vardı.
Bunu görünce donakaldılar şaşkınlıktan. Hiç böyle bir şey görmemişlerdi ömürlerinde.
Onun, Allah dostu bir “velî” olduğunu anlayıp usulca yere indirdiler.
Mübârek zât elini uzattı.
O balıklardan “iki altın” alıp verdi o gemiciye.
Ama, “kalbi kırık” olarak.
Gemici çok pişmândı.
“Ne olur affet bizi, kıymetinizi bilemedik” dedi.
O, cevap vermeyip çıktı gemiden.
Ve suda yürüyüp geçti karşıya…
Abdüllatif Uyan