Kutbüddîn-i Bahtiyâr Kâkî hazretleri bir gün, o yerin Sultânıyla kol kola dolaşıyor, devlet erkânı da az geriden onları tâkip ediyordu.
Derken ağlayıp feryat eden bir “kadın” çıktı önlerine!
Ve sultâna yaklaşıp;
“Efendim! Lütfen bizi nikâh edin. Çok zor durumdayım” diye dert yandı.
Hükümdâr sordu:
“Kiminle nikâhlanmak istiyorsun?”
Kadın, Kutbüddîni göstererek dedi ki:
“İşte şu kimseyle!”
“Niçin böyle bir şey istiyorsun?”
“Çünkü ben, gayrimeşrû hâmile kaldım ondan.”
Kutbüddîn-i Bahtiyâr, sultân ve adamları hayretten donakaldı!
Kutbüddîn hazretleri, kalben “imdât” istedi Ecmir’de bulunan hocası Muînüddîn-i Çeştî hazretlerinden.
Ecmir’le o yer arası, iki yüz kilometre idi.
Muînüddîn-i Çeştî hazretleri göründü o anda. Hızla geldi.
Ve o iftirâcı kadına dönüp “Ey bu kadının karnındaki çocuk! Şu ahlâksız kadının iddiâsı doğru mu? Değilse sen söyle, nedir bu işin esâsı?” diye seslendi.
O an bir ses duydular.
“Benim annem olacak bu şerefsiz kadının sözleri iftirâdır, inanmayın sakın! Kutbüddîn Bahtiyâr’ı bâzı çekemeyenler onu halkın gözünden düşürmek için bu kadını âlet edip, ona yaptırdılar bu plânlarını.”