“Bir şeyin helal olması için delil aranmaz, haram olması için delil aranır.”
Mahmûd Hasîrî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh ve hadîs âlimidir. Buhârâ’nın yakın köylerinden Hasîr’de, 546 (m. 1151) yılında doğdu. Hasen bin Mensûr Kâdı Hân’dan fıkıh ilmi öğrendi. Nişâbûr’da, Müeyyed Tûsî’den hadîs ilmi öğrenip, Sahîh-i Müslim’i dinledi. Sonra Şam’a gitti. Nûriyye Medresesi’nde ders verdi. 636 (m. 1238) yılında Şam’da vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:
İmam-ı Gazâlî hazretleri hazretleri buyuruyor ki: Haram olma şüphesi olan şeylerden de sakınmalı, çünkü hadis-i şerifte, (Şüphelilerden sakınan, dinini, ırzını korumuş olur. Şüphelilerin etrafında dolaşan, harama düşebilir) buyuruldu, fakat yiyecek ve içeceklerde şüphe edip yememek, takva değil, vesvesedir. Mesela dinimiz, (Haram olduğu bilinmeyen şeyleri yiyin!) buyurur. [Belki o haramdır, ama biz bilmediğimiz için günah olmuyor.] (Haram olduğu bilinmeyenleri yemeyin) buyurmuyor. Çünkü bunu tespit etmek imkânsızdır. Dinimiz, araştırmayı emretmediği için, Resulullah efendimiz bir müşrikin, Hazret-i Ömer de, bir Hristiyan’ın [belki de necis olan] testisinden abdest almıştır.
Eshab-ı kiram, gayrimüslimlerin verdiği suları içer, onların sattığı et, peynir gibi gıdaları alırlardı. Hâlbuki pis, necis olan şeyleri yemek haramdır. Kâfirler ise ekseriya pis olur. Elleri, kapları şaraplı olur. Hayvanı Besmelesiz keserler. Eshab-ı kiram, bunlara rağmen, necis olduğunu kesin bilmedikleri için, vesvese etmez, bu çeşit gıdaları yerlerdi. (İhya)
İmam-ı Kastalani hazretleri buyurdu ki: “Peygamber Efendimiz, Hayber’de, Eshab-ı kiramla bir Yahudi’nin zehirli kebabından bir lokma yedikten sonra, (Bu et, bana zehirli olduğunu söyledi) buyurup başka yemedi ve son hastalığında, (Hayber’de yediğim zehirli etin acısını hâlâ hissediyorum) buyurdu.”
Bir şeyde asıl olan temizliktir. Şüphe ile o necis kabul edilmez. Bunun için, necis mi diye araştırmak gerekmez. Amr bin As hazretleri, havuzun sahibine, (Senin havuzuna canavar [hayvan] gelir mi?) diye sorunca, orada bulunan Hazret-i Ömer, havuz sahibinin cevap vermesine meydan vermeden, (Sakın söyleme!) der. Buna göre, misafirin, ev sahibine ikram edilen yemeğin necis olup olmadığını sorması caiz değildir. Dinimizde, “Bir şeyin helal olması için delil aranmaz, haram olması için delil aranır” kaidesi vardır. Necis olduğuna bir delil bulunmazsa, temiz kabul edilir.