Yâ Rabbî! Bunun dilini bağla!..

“Hocam bana, nefse güç gelen işleri yapmamı emrediyor, bu şekilde vazifeler veriyordu…”

 

 

 

Fakîh İbrâhim-i Feşlî hazretleri İslâm âlimlerinden ve evliyânın büyüklerindendir. 1217 (H.613) senesinde Yemen’de Zebîd şehrinde vefât etti. Zamânında bulunan meşhûr âlimlerin sohbetlerinde bulunup, onlardan ilim öğrendi. Ahmed Sayyâd, bu zâtı çok över ve hürmet ederdi. Hocasının birçok kerâmetlerini nakletti. Ahmed Sayyâd el-Yemenî şöyle anlatıyor:

 

Fakîh İbrâhim bin Ali hazretlerine talebe oluşumun ilk zamanları idi. Bana, nefse güç gelen işleri yapmamı emrediyor, bu şekilde vazifeler veriyordu. Ben ise buradaki inceliği anlayamıyordum. Bir gece yalnız kaldığımda, bu hâlden şikâyetçi oldum. Yanına vardığımda, ben hiçbir şey söylemeden; “Allahü teâlâya benden şikâyetçi oldun ve şöyle şöyle söyledin değil mi?” diyerek, benim bütün söylediklerimi haber verdi. Ben, hocamın bu kerâmetini görünce, bana verdiği vazifelerin ve nasîhatlerin hep benim faydam için olduğunu anladım. Kendisinden hiç şikâyetçi olmamaya karar verdim…

 

Yine ona talebe olduğumun ilk zamanlarında çok konuşurdum. Konuştuğum zaman da, düzgün konuşamazdım. Yerli yersiz, lüzumlu lüzumsuz konuşurdum. Hattâ hocamın huzûrunda bile böyle konuşurdum. Bu hâlimden, kendim dahî rahatsız olurdum. Fakat bir türlü terk edemiyordum. Hocam, çok defâ beni bu hâlden menettiği hâlde yine terk edemedim. Nihâyet bir gün yine böyle konuşurken, hocam; “Yâ Rabbî! Bunun dilini bağla!” buyurdu. Bundan sonra hocamın yanında tekrar konuşmak istediysem de konuşamadım. Konuşmak isteyip de konuşamadığım zaman çok sıkılır, ölecekmiş gibi olurdum. Hocamın yanında hiç konuşamayınca, sıkıntılı bir hâlde şehrin dışına çıktım. “Yâ Rabbî! Şehre geri dönünceye kadar dilimi çöz! Hocamın duâsı ile dilim bağlandı. Bu hâle dayanamıyorum” dedim. Allahü teâlâ dilime eski hâlini ihsân etti. Hocamın yanına geldiğimde, ben hiçbir şey söylemeden; “Allahü teâlâya benden şikâyetçi olmamaya karar vermiştin. Şimdi bu hâle tekrar döndün öyle mi?” buyurdu.

 

İmâm-ı Zebîdî diyor ki: “Fakîh İbrâhim-i Feşlî, Zebîd ahâlisinin çok sevip, hürmet ettikleri yedi büyük zâttan birisidir. Zebîdliler, bu yedi büyük zâtı yedi gün arka arkaya ziyâret edip, onları vesîle ederek duâ edenin duâsının kabûl edildiğine, ihtiyâcının hâsıl olduğuna inanırlar. Bu yedi zâttan altısının isimleri, Fakîh İbrâhim-i Feşlî, Ahmed Sayyâd, Ömer bin Râşid, Merzûk bin Hasan, Ali bin Eflâh, Ali bin Mürtekî olup, yedincisinde ihtilâf olundu. Bâzıları, Ahmed el-Mukrîd olduğunu söylediler. Doğrusunu Allahü teâlâ bilir.”

Kategori içindeki yazılar: Vehbi Tülek