Kudüs’te doğup aynı yerde vefat eden Hazreti Uzeyr’in ismi Kur’ân-ı kerîmde geçmekte ancak peygamber olup olmadığı açıkça bildirilmemiştir…
Hazreti Uzeyr, İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden veya velîlerdendir. Kudüs’te doğdu. İsmi Kur’ân-ı kerîmde bildirilmiş olup, peygamber olup olmadığı açıkça bildirilmemiştir…
Allahü teâlâ ilâhi emirlerden yüz çevirip, peygamberlerin nasîhat ve ikâzlarına kulak tıkayan İsrailoğullarına Bâbil hükümdârı Buhtunnasar’ı cezâ olarak musallat etti. Kudüs’ü istilâ eden Buhtunnasar, Mescid-i Aksa’yı yıkıp, Kudüs şehrinin bağ ve bahçelerini harap etti.
İsrailoğullarından çoğunu öldürüp, pekçok çocuk ve genci de esir alarak Bâbil’e götürdü. Bâbil’e götürülen genç esirler arasında Uzeyr aleyhisselam da vardı.
Uzeyr aleyhisselam Bâbil’de bir müddet esâret hayâtı yaşadıktan sonra elli yaşında olduğu sıralarda bir fırsatını bulup memleketi olan Kudüs’e gitmek üzere yola çıktı. Kudüs yakınına gelince, bir bahçede konaklayıp merkebinden yükünü indirdi ve bir ağaca bağladı. Geriden Kudüs şehrini seyredip; şehrin harap, yolların ve bahçelerin viran olduğunu üzülerek gördü… Bir ağaç altına oturup, yıkılmış evlere, bozulmuş yollara, çürümüş tenlere, yığılmış kemiklere bakıp âlemin sonunu, yeniden dirilişi ve Allahü teâlânın kudretini düşündü. Kendi kendine “Acaba, bu hâlden sonra Hak teâlâ bu şehri nasıl tâmir ve ihyâ eder” diyerek tefekküre dalıp uyudu.
Allahü teâlâ onu yüz sene öldürdü. Hayattan mahrum etti. Onun bedenini, yiyecek ve içeceğini insanların ve hayvanların gözünden gizledi. Uzeyr aleyhisselamı ölü bırakmasından yetmiş sene kadar sonra, Fâris hükümdarlarından Nüşek adında bir hükümdar eliyle Beyt-i mukaddesi (Mescid-i Aksa) ve Kudüs şehrini îmâr etti. Bu sırada Bâbil hükümdarı Buhtunnasar öldüğünden İsrailoğulları esâretten kurtulup memleketlerine döndüler…
Otuz sene daha geçtikten sonra Allahü teâlâ Uzeyr aleyhisselamı yeniden diriltti. Uzeyr aleyhisselam kendisinin bir gün veya bir günden az olarak uyumuş olduğu uykudan uyandığını zannetti. Allahü teâlâ vahyedip yüz sene kaldığını bildirdi. Uzeyr aleyhisselam merkebine baktığı zaman onun parça parça olan kemiklerinin vücûdundan ayrılmış olduğunu gördü. Allahü teâlâ merkebi tekrar diriltti. Bu durumu gören Uzeyr aleyhisselam, “Ben bilirim ki, şüphesiz Allahü teâlâ her şeye kâdirdir. (Bütün ölüleri diriltmeye gücü yeter) buyurarak Allahü teâlânın kudretini müşâhede etti…
Uzeyr aleyhisselam yeniden dirilen merkebine binip Kudüs şehrine geldi ve İsrailoğullarına Tevrat’ın hükümlerini tebliğ etmeye onları azgınlık ve sapkınlıklardan sakındırmaya çalıştı. Ancak İsrailoğulları Uzeyr aleyhisselamın dâvetini kabul etmediler. “Bu kadar uzun zamandan sonra Uzeyr’in Tevrat’ı ezbere okuması mümkün değildir” düşüncesiyle “Uzeyr Allah’ın oğludur” diye iftirâda bulundular.
Uzeyr aleyhisselam ise onların bu inanışlarının küfür ve sapkınlık olduğunu, vazgeçmemeleri hâlinde şiddetli azâba uğrayacaklarını bildirdi. Kudüs’te, vefat edinceye kadar İsrailoğullarının arasında bulundu. Onları hak yola dâvet etmeye devâm etti…