Tövbesini bozmayan terzinin güzel sonu…

Abdullah ibni Üstad-ül-A’zam hazretleri, Mekke’de şarap içen bir kimseyle karşılaşır!..

 

Abdullah ibni Üstad-ül-A’zam hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1240 (H.638) senesinde Yemen’de Terîm’de doğdu. 1330 (H.731)’da orada vefât etti. Zamânının meşhûr âlimlerinden de ilim tahsil etti. Tasavvufta da kemâle erip fazîletli bir zât oldu. Çok kerametleri görüldü:

Bir gün Abdullah ibni Üstad-ül-A’zam hazretlerinin yanına fakirlerden bir bölük kimse geldi. Karınları açtı. Abdullah hazretleri, İbn-i Nâfi’ isimli hizmetçisine; “Filan ambara git! Oradan bu fakirler için hurma getir! Karınlarını doyursunlar” buyurdu.

Hizmetçi o ambarın boş olduğunu gâyet iyi bildiğinden, “O ambar boş” dedi. O zât, aynı emri tekrarlayınca, hizmetçi, ambarı boşalttıklarını, içinde hiçbir şey kalmadığını, tamâmen boş olduğunu bildirdi. O yine; “Sen ambara git! Orada hurma bulursun” deyince, hizmetçi gitti. Hakîkaten orada hurma bulunduğunu gördü ve alıp getirdi. Fakirler o hurmaları yiyip karınlarını doyurdular…
Abdullah ibni Üstad-ül-A’zam hazretleri, bir zaman Mekke-i mükerremede şarap içen bir kimseyle karşılaştı. Böyle mübârek bir yerde, böyle çirkin bir günâhın işlenmesini hoş karşılamadı. O kimse, Abdullah ibni Üstad-ül-A’zam hazretlerine: “Ben terzilik yapıyorum. Şarap içmeye öyle alışmışım ki, onu içmesem sanatımı, işimi yürütemiyorum. İçmezsem, çalışamıyorum. Her ne kadar bırakmak istesem de, bırakamıyorum. Bunu bırakırsam, işimi devâm ettiremem” dedi.

Abdullah hazretleri; “Şayet Allahü teâlâ, sana içki içmeden de mesleğini devâm ettirmeni nasîb ederse, içki içmeye tekrar dönmeyeceğine dâir bana söz ver!” dedi. O kimse de “Peki!” deyince, Abdullah hazretleri, Allahü teâlâya duâ edip, bu kimseye tövbe etmeyi nasîb etmesi ve tövbesini kabûl etmesi için yalvardı…

O kimse içkiyi terk etti. İşini, içkisiz de yapabildiğini anladı. Önceki hâline tövbe etti ve tövbesini bozmadı. Abdullah ibni Üstad-ül-A’zam hazretlerinin delâleti ile tövbesinde öyle bir sadâkat gösterdi ki; sâlihlerden kıymetli bir zât oldu… Bu hâdiseden bir müddet sonra, Abdullah ibni Üstad-ül-A’zam, rüyâsında bir münâdînin, bu kimsenin ismini söyleyerek;

“Filân kimse için, filân yerde bir kabir kazınız! Kim onun cenâze namazında bulunursa, Allahü teâlâ onu magfiret eder” diye nidâ ettiğini gördü. Uyandığında, hemen o kimsenin hâlini sordu. Vefât ettiğini bildirdiler. Bildirilen yere kabri kazıldı. Abdullah ibni Üstad-ül-A’zam cenâze namazını kıldırdı. Oraya defnettiler.


Vehbi Tülek

Kategori içindeki yazılar: Vehbi Tülek