“Hak teâlâ (hadîs-i kudsîde) buyurdu ki: Kulumun günâhları göklere kadar ulaşsa, benden ümit kesmeyip, af dilerse affederim.”
Tevbe (tövbe) edince, çok büyük de olsa, günâhımız tamâmen affolur mu diye bir suâl hâtıra gelebilir. Elbette tövbe edenin günâhları affolur. İki âyet-i kerîme meâli şöyledir: “Ey günâhta haddi aşanlar (haddi aşan kullarım), Allah’ın rahmetinden ümîd kesmeyiniz. Zîrâ Allah, bütün günâhları affeder. O, gafûr ve rahîmdir (affı, merhameti çoktur.)” [Zümer, 53] “Ey müminler, Allah’a tövbe edin ki, kurtuluşa eresiniz.” [Nûr, 31]
Peygamber Efendimiz, hadîs-i şerîflerinde buyurmuştur ki:
“Hak teâlâ (hadîs-i kudsîde) buyurdu ki: Kulumun günâhları göklere kadar ulaşsa, benden ümit kesmeyip, af dilerse affederim.” [Tirmizî]
Yine “Allahü teâlâ (hadîs-i kudsîde) buyurdu ki, “Ey kulum, af dilediğin müddetçe, günâhlarının çokluğuna bakmadan affederim. Günâhların bulutlara kadar yükselse de yine affederim. Yer dolusu günâhla gelsen, yer dolusu mağfiretle karşılarım. Yeter ki îmân ile gel” [Tirmizî]
“Allahü teâlâ, günâhını, Cenâb-ı Hakk’ın affından büyük gören kimseye şiddetli gazap eder.” [Deylemî]
“Allah’ın rahmetinden ümîd kestirip [dînden] nefret ettirenlere, Allah lanet etsin! Kolaylaştırın, güçleştirmeyin.” [Nesâî]
“Bir kimse, yakînen Allah’ın Rab, benim de Peygamber olduğuma inansa, Cehennem ona harâm olur.” [Hâkim]
“Tövbe eden kimse, günâh işlememiş kişi gibi olur.” [İbn-i Mâce]
“Ömründe bir defa Allah’ı anan veya O’ndan korkan Cehennemden çıkar.” [Tirmizî]
“İyilik ve ibâdet edene büyük ecir verileceğini müjdeleyin, nefret ettirmeyin.” [Şir’a]
“İnsanlara Rablerinden bahsederken, korku ve sıkıntı veren şeylerden söz etmeyin.” [Beyhekî]
“Allah’ı kullarına sevdirin ki, Allah da sizi sevsin.” [Taberânî]
“İhlâsla ‘Lâ ilâhe illallah (Muhammedün Resûlullah)’ diyen Cennete girer.” [Beyhekî]
“Allahü teâlâ, kulunun tövbe etmesine, çölde devesini kaybedip sonra bulan kimsenin sevinmesinden daha çok sevinir.” [Buhârî]
“Müminin kalbinde korku ile ümit varsa, Allahü teâlâ da ona umduğunu verir, korktuğundan da emin eder” (Tirmizî)
“Allahü teâlâ, tövbe edenin tövbesinden dolayı, susamış kimsenin, suya kavuşmasından, çocuğu olmayanın çocuk sâhibi olmasından ve bir şey kaybedenin o yitiğini bulmasından daha çok sevinir. Her kim içten ve bir daha günâha dönmemek üzere Allah’a tövbe ederse, Allah da onun günâhlarını yazan iki meleğe, kendi organlarına ve günâh işlediği yere, bütün bunlara günâhlarını unutturur.” [Ebul-Abbâs]
Allahü teâlâ, Dâvûd aleyhisselâma vahyetti ki:
“Ya Dâvûd beni sev, beni seveni sev! Beni de kullarıma sevdir.”
O da: “Yâ Rabbî, bunu nasıl yapayım?” dedi.
Allahü teâlâ da “Nimet ve ihsânlarımı onlara hâtırlat, onlar benden ancak iyilik beklesinler” buyurdu.
“Ölürken mutlakâ Allahü teâlâya hüsn-i zan etmelisiniz.” [Müslim]
“Allahü teâlâ (hadîs-i kudsîde), “Ben, kulumun zannı üzereyim. Beni nasıl zannederse öyle bulur” buyurdu.” [İbn-i Hibbân] (Yani “Allah, beni affeder” diye ümîd ediyorsa, onu affeder. Allah’tan ümîdini keserek, “Ben, mutlakâ Cehennemliğim” diyorsa, Cehenneme gider.)