Süleyman aleyhisselama zamanın devlet reisleri hediyeler gönderiyorlarmış. Bir karınca da, çekirge bacağını almış, saraya doğru gidiyormuş!
Malum olduğu üzere, Süleyman aleyhisselam, hem Padişah hem de Peygamberdi. Süleyman aleyhisselam; “Yâ Rab! Bana hiçbir kimsede bulunmayan bir kudret ve devlet ihsân eyle” diye dua etti. Duâsı kabul edilip, cinlerin, rüzgârın ve hayvanların da insanlar gibi Süleyman aleyhisselama itâat etmeleri emredildi.
Padişah olduğunda dünyanın dört bir yanından kendisine çok kıymetli hediyeler gelmeye başlamış… Bir karınca da, çekirge bacağını ağzına almış, saraya doğru gidiyormuş. Kendisine “Nereye gidiyorsun?” diye soranlara şöyle cevap vermiş:
-Süleyman aleyhisselama hediye götürüyorum.
-Yahu ona, devlet adamları gidiyorlar, çok büyük hediyeler götürüyorlar, bu çekirgenin bacağı da ne oluyor ki?
-Öyle demeyin, hazreti Süleyman’a kim hediye getirdi, diye listeye yazacaklar. Ben adımı yazdıracağım. Bacağı yazdırmayacağım!
Evet, karıncadan ibretli bir cevap… Herkes tarafını belli edecek. Başka çare yok; çünkü ahirette iki yer var: Biri Cennet, biri de Cehennem. Üçüncü bir yer yok. Orada soracaklar:
-Sen hangi taraftasın?
***
İbrahim aleyhisselam ateşe atılacağı zaman, yine bir karınca, ağzıyla su taşıyor. Mübarek bir zat diyor ki:
-Sen yaklaşamazsın bile bu ateşin yanına, bu suyla bu ateş söner mi?
-Sönmez elbette, sönmeyeceğini ben de biliyorum.
-Peki, niye taşıyorsun?
-Tarafımı belli ediyorum. Ben ateşi söndürenler tarafındayım…
Diğer tarafta ise yılan devamlı üflüyor. Yılana diyor ki:
-Sen ne yapıyorsun böyle?
-Ben de ateşi körüklüyorum.
-Neden yapıyorsun?
–Tarafımı belli ediyorum, ben zulmedenler, sokanlar tarafındayım…
Allahü teala nasıl ki hayvanları iki grupta yaratmışsa, insanları da iki grupta yaratmış: Biri ateşi körükleyenler, diğeri ateşi söndürenler… Cenab-ı Hak bizi ateşi söndürenlerden eylesin!
Din büyüklerimiz buyuruyor ki: “Herkes bir yola giriyor. Ne mutlu bize ki, Ehl-i sünnet âlimlerinin gösterdiği yola girdik. Bu yol bizi Cennete götürür. Bu çıkar yoldur, sonu güzeldir! O kadar çok güzeldir ki, Şah-ı Nakşibend hazretleri, (Biz o yolun sonunu, en başa koyduk) buyuruyor. En başa koyduk demek, sizi uyandırdık demektir. Herkes bu işin sonunda uyanırken, onlar işin başında bizi uyandırdılar. Yani, doğruyu, yanlışı, iyiyi kötüyü öğrettiler. Dünyada en zor iş budur, hangisi doğru, hangisi yanlış bilmektir. Bunu bilmek mümkün değildir; ancak biri söylerse, biri öğretirse insan bilebilir. Bize, elhamdülillah bunu öğrettiler…”