“Azap hakkında okuduğum bir âyet-i kerîme ile bu hâle geldim. O benim uykumu kaçırdı.”
Vüheyb bin Verd hazretleri Mekke-i mükerremenin büyük âlim ve velîlerindendir. 770 (H.153) yılında Mekke-i mükerremede vefât etti. İbrâhim bin Edhem, İbn-i Mübârek, Süfyân-ı Sevrî, Fudayl bin İyâd gibi büyük âlim ve velîlerle görüşüp, sohbet ederdi. Süfyân-ı Sevrî Mescid-i Haram’da, dinleyenlere bâzı şeyler anlatır, sözünü bitirince de; “Haydi, kalkınız. Tabîbimiz Vüheyb’e gidelim. Onda hikmetli sözler, güzel haberler vardır” derdi.
Herkes geceleri uyurken, o yatmaz, yatsı abdesti ile sabah namazını kılardı. Yakınlarından birisi; “Niçin uyumuyorsunuz?” diye suâl etti. Cevâbında; “Allahü teâlanın azâbı hakkında, okuduğum bir âyet-i kerîme ile bu hâle geldim. O benim uykumu kaçırdı. Ne yaptımsa uyuyamadım” buyurdu. Namazını bitirdikten sonra; “Yâ Rabbî! Eğer benim namazımda bir noksanlık kaldı ise beni affet. Büyük veya küçük günah işlemiş isem, onlara da tövbe ve istigfâr ediyorum.” şeklinde duâ ederdi…. Bir defâ secdede iken çok ağladı; “Yâ Rabbi! Beni affet” diye duâ edip, çok gözyaşı döktü. Nihâyet; “Yâ Vüheyb seni affettim!” diye bir ses geldi…
Bir defâsında Vüheyb bin Verd, Muhammed bin Münkedir’in yanına geldi. Muhammed bin Münkedir vücûdunda bulunan şiddetli bir ağrı sebebiyle, muzdarip bir hâldeydi. Vüheyb bin Verd elini ağrıyan yerin üzerine koydu ve Besmele-i şerîfe okuyup buyurdu ki: “Eğer bu besmele sıdk ile bir dağın üzerine okunsa, dağ erir.” Muhammed bin Münkedir, Allahü teâlânın izni ile iyi oldu…
Vüheyb bin Verd’e dediler ki: “Siz, Allahü teâlâya kavuşmak için hemen ölmeyi mi arzu edersiniz? Allahü teâlâya daha fazla ibâdet edebilmek için daha çok yaşamayı mı arzu edersiniz? Yoksa hiçbir şey düşünmeden Allahü teâlânın takdirine râzı olup susmayı mı tercih edersiniz?” Buna cevab olarak; “Ben hiçbir şey demem. Allahü teâlâ benim hakkımda neyi irâde edip takdir etmiş ise, ben onu isterim. Onu severim ve ondan râzı olurum” buyurdu. Orada bulunanların hepsi bu cevaptan çok memnun oldular. Topluluğun içinde olan Süfyân-ı Sevrî kalkıp Ebû Osman Vüheyb’e sarıldı ve alnından öpüp; “En doğrusunu sen söyledin.” buyurdu…
Kendisi anlattı: “Bir gece Kâbe-i muazzamanın hemen yanında Hatim denilen yerde namaz kılıyordum. Namazı bitirdiğimde Kâbe’den bir ses duydum. ‘Ey Cebrâil! Beni tavaf edenlerden bâzılarının lüzumsuz sözlerinden ve faydasız düşüncelerinden rahatsız olduğumu önce Allahü teâlâya, sonra sana arz ederim. Eğer böyle devam edecek olursa, öyle parçalanırım ki, her parçam nereden alınmış ise oraya gider’ diyordu.”