Halil Si’ridî hazretleri Osmanlı tefsir, fıkıh, hadîs ve tasavvuf âlimidir. “Molla Halil” ismiyle meşhur oldu. 1750 (H.1164) senesinde Bitlis-Hizân’da doğdu. 1843 (H.1259) senesinde Siirt’te vefât etti. Babası, onu Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretlerinin huzûruna götürdü. Onun duâ ve teveccühlerine mazhar oldu. Sonra Kelpik’e, Van’ın Müküs kasabasına ve Cizre’ye giderek tahsilini tamamladı. Nihayet Siirt’e geldi ve bir medresede ders vermeye başladı. Otuz sene ders verdi. Molla Halil Si’ridî’nin yazdığı kıymetli eserlerden “Hasâisi veş-Şemâil-il-Ahmediyye” kitabında şöyle anlatılır:
Fahr-i kâinâtın “sallallahü aleyhi ve sellem” mübârek yüzü ve bütün a’zâ-i şerîfesi ve mübârek sesi, bütün insanların yüzlerinden ve azâsından ve seslerinden güzel idi. Mübârek yüzü, bir miktar yuvarlak idi. Neşeli olduğu zamânda, mübârek yüzü ay gibi nûrlanırdı. Sevindiği, mübârek alnından belli olurdu. Resûlullah gündüz nasıl görürse, gece dahî öyle görürdü. Önünde olanları gördüğü gibi, arkasında olanları dahî görürdü. Bunu ispat eden yüzlerce hâdise, kitaplarda yazılıdır. Gözde görmek halk eden Allahü teâlâ, diğer uzuvda dahî halk etmeğe kâdirdir. Yana ve geriye bakacağı zamân, bütün bedeni ile dönüp bakardı.
Yeryüzüne nazarı, semâya bakmasından ziyâde idi. Mübârek gözleri büyük idi. Mübârek kirpikleri uzun idi. Mübârek gözlerinde bir miktar kırmızılık vardı. Mübârek gözlerinin karası gâyet siyâh idi. Fahr-i âlemin alnı açık idi. Mübârek kaşları ince idi. Kaşları arası açık idi. İki kaşı arasında olan damar, hiddetlenince kabarır idi. Mübârek burnu gâyet güzel olup, orta yeri bir miktar yüksek idi. Mübârek başı büyük idi. Mübârek ağzı küçük değildi. Mübârek dişleri beyâz idi. Mübârek ön dişleri seyrek idi. Söz söylediği zamânda, sanki dişleri arasından nûr çıkardı. Allahü teâlânın kulları arasında ondan dahâ fasîh ve tatlı sözlü kimse görülmedi.
Mübârek sözleri gâyet kolay anlaşılır, gönülleri alırdı ve rûhları cezbederdi. Söz söylediği zamân, kelimeleri inci gibi dizilirdi. Bir kimse saymak istese, kelimeleri sayılmak mümkün idi. Bazen iyi anlaşılması için, üç kere tekrâr ederdi. Cennette Muhammed aleyhisselâm gibi konuşulacaktır.
Mübârek sesi, kimsenin sesinin yetişemediği yere yetişirdi. Çok uzun boylu olmayıp, kısa dahî değil idi. Yanına uzun bir kimse gelse, ondan uzun görünürdü. Oturduğu zamân, mübârek omuzu, oturanların hepsinden yukarı olurdu.