Razı olan kadere, kolay düşmez kedere

Kadere razı olmak çok kıymetlidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Kaza ve kadere rıza gösteren imanın zirvesine çıkar.” 

 

 

 

Geçenlerde ziyaretimize gelen bir okuyucumuz kaderle alakalı şöyle bir sual sordu:

 

“Efendim, elimizde olmadan başımıza gelen her şey kaderdendir. Vâki olanda hayır vardır, diyoruz. Peki, başımıza kötü bir iş gelse veya biri bize hakaret etse yahut treni, otobüsü, vapuru kaçırsak üzülmeyecek miyiz? Üzülürsek Allah’ın kaderine razı olmamış mı oluruz?”

 

(Vâki olanda hayır vardır) sözü, gerekli bütün sebeplere yapıştığımız hâlde, irade ve tercihimizin dışında, başımıza gelene, şikâyetçi olmadan sabretmek, neticesinin hayırlı olacağını bilmek demektir. Yoksa, kendi irademizle bir günahı işledikten sonra, “Ne yapalım, kaderim böyleymiş, vâki olanda hayır vardır” demek yanlıştır.

 

İkinci bir husus, insan, bir işin sonucunun iyi mi, kötü mü olacağını bilemez. Hayır zannettiği şey, şerle sonuçlanabilir. Şer zannettiği şey de, hayırla neticelenebilir. Bir âyet-i kerime meali:

 

(Hoşlanmadığınız şey, sizin iyiliğinize; sevdiğiniz şey de, kötülüğünüze olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.) [Bekara 216]

 

Müslüman, her hayrın ve şerrin Allah’tan olduğunu bilir. Her işi yaptıran Allahü teâlâdır. O hâlde, bir Müslüman olarak, başa gelen işe rıza göstermeliyiz. Rıza göstermesek de, o iş, yine olacaktır. O hâlde, bu işe razı olmaktan başka çare yoktur. Olacağı kesin olan bir işe, itiraz etmek ahmaklık olur.

 

Vâki olan bir işle, karşı karşıya kalanın, ne kadar zor, ne kadar acı olursa olsun, buna rıza göstermesi, imtihanı kazanmak için sabretmesi gerekir. Bir hadis-i şerif: (Allahü teâlâ, sabredeni sever.) [Taberanî]

 

Başa gelene sabreden, büyük nimetlere kavuşur. Sabretmeyen ise felakete maruz kalır. Çünkü Allahü teâlâ, hadis-i kudsîde buyuruyor ki: (Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen ve belaya sabretmeyen, benden başka Rab arasın!) [Taberanî]

 

O hâlde, kaderimize, razı olmaktan başka çare olmadığına göre, buna istemeyerek değil, isteyerek razı olmalıyız. Kadere razı olmak çok kıymetlidir. Birkaç hadis-i şerif:

 

(Kadere rıza, saadet alametidir.) [Tirmizî]

 

(Kaza ve kadere rıza gösteren imanın zirvesine çıkar.) [Ebu Nuaym]

 

(“Ya Rabbî, kaderine rıza göstermemi nasip et” diye dua et!) [Taberanî]

 

(Kadere rıza göstermek mutlu olmaya, rızasızlık ise mutsuzluğa alamettir.) [Tirmizî]

 

“Razı olan kadere, kolay düşmez kedere” buyuruluyor. Gelen belaya sabredenin, ya günahı affolur veya derecesi yükselir. Cennetlik insanın nişanı şudur: O kişi, Hak teâlânın kaderine razı olur. Şakî [kötü, cehennemlik] olmanın da nişanı şudur: O kişi, kadere razı olmaz, bir musibet gelince, bağırıp çağırır, çok ağlar, sızlar. (İslâm Ahlakı)




Kategori içindeki yazılar: Ahmet Demirbaş