Peygamber sevgisi…

Bizim kültür ve medeniyetimizde Peygamber sevgisine çok önem verilir. Onun için çocuklarımıza her fırsatta bu sevgiyi vermeliyiz.

 

 

 

 

İnsanlar, maddî ve manevî münasebet ve temas kurabildikleri varlıklara sevgi ve ilgi duyarlar. Bunun tabiî bir neticesi olarak insanlar, daima sevdiklerine yakın ve onlarla beraber olmak isterler. Sevenler, birbirlerinden ayrı yaşamak istemezler. Bu gerçeği, Sevgili Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem “Kişi sevdiği ile beraberdir” [Buhari] hadîs-i şerîfi ile ifade buyurmuşlardır. Bu, dünyada da böyledir, ahirette de böyle olacaktır.

 

Bizim kültür ve medeniyetimizde “Peygamber sevgisine” çok  önem verilir. Onun için çocuklarımıza, en küçük yaştan itibaren, her fırsatta bu sevgiyi vermeliyiz. Onlara, bunu kazandırmak için, Sevgili Peygamberimizin mübarek hayatını, yüksek ahlakını, mucize ve menkıbelerini; çocuk dili ve idrakine yaklaşarak, tatlı ve sürükleyici bir üslûp ile sunmalıyız. Onların saf ve temiz gönüllerinde “Resuller Resulü”ne hayranlık, gencecik yüreklerinde ulvî bir heyecan uyandırmalıdır. O’nun güzel adını işittikleri an, ürpererek “salât ve selâm” ile coşmalarını temin etmeliyiz.

 

Sevdiklerimize karşı zihnimizi, gönlümüzü ve kapımızı ne kadar rahat ve kolay açarız… Peygamberimiz “Beni, kendinizden daha fazla sevmedikçe tam ve kâmil mânâda îmân etmiş olamazsınız” [Buhari] buyurmuşlardır.

 

Eshab-ı kiram (radıyallahü anhüm) Peygamber Efendimizin sevgisinde o derece fâni olmuşlardı ki, tek bir gönül hâline gelmişlerdi. Sahabî, her şeyden önce gönüldaş olmuştu. Bu aşk ve sevgi ile kaynaşmışlar, dünya ve âhiret kardeşi olmuşlardı. Bu sevgi ile güçlenmiş, kenetlenmiş, eşi ve benzeri bulunmayan bir ümmet olarak Allahü teâlânın huzurunda omuz omuza durmuşlardı. Oysa, bu sevgide buluşmazdan önce hâlleri çok daha farklıydı ve sıkıntılıydı.

 

Kişi, sevdiğinin sevdiğini de sever. Sevgili Peygamberimiz her şeyden önce Allah’ı sever ve O’nun sevgisinde en büyük mutluluğu bulurdu. Biz, Allahü teâlâyı tanımayı ve sevmeyi de ondan öğrendik. O’nun sevgisi olmasaydı, bizler Allah’a giden yolu nasıl bulacaktık?

 

Sevgili Peygamberimiz, Allahü teâlâ ile insan arasında muhteşem bir “sevgi bağı” olmuştur. O hem Allah’ın hem de insanların  sevgilisidir; O hem “Habîbullah” hem de “Resûlullah”tır.

 

Peygamber sevgisini kaybeden kişi; Allah’a olan sevgisini de, inananlara olan sevgisini de, Peygamber Efendimizin dostları olan sahâbeye olan sevgisini de kaybeder. Bu sebepten Ehl-i Sünnet büyükleri, Peygamber sevgisini, tâlim ve terbiyelerine esas olarak almışlardır.

 

Ya Resulallah! Sana “yağmur taneleri sayısınca”, “ağaçlardaki yapraklar miktarınca”, “denizlerdeki ve okyanuslardaki su damlaları kadar” salat ve selâm sunuyoruz.

 

Yâ Rabbi! Kalplerimizi, sevginle, Sevgili Peygamberimizin sevgisiyle ve sevdiklerinin sevgisiyle doldur. Sevgili Peygamberimizin şefaatine nail eyle! Âmin…

 

…..

 

NOTBu yazı Türkiye gazetesi yazarlarından Merhum Seyyid Ahmed Arvasi Bey’in “Peygamberi Sevmek” ve “Resul-i Ekreme Hasret” yazılarından faydalanarak hazırlamıştır.

 

 

 

Salim Köklü’nün önceki yazıları…  




Kategori içindeki yazılar: Salim Köklü