Anadolu köylülerinden biri, Hucre-i se’âdette belli bir hizmet yaparmış. Ateşli bir hastalığa yakalanmış ve canı ayran istemiş!
Resûlullah Efendimizi “sallallahü aleyhi ve sellem” hayatta iken de vefatından sonra da, vesile ederek dua etmek sahihtir ve caizdir. Bunun gibi, evliyayı, salihleri vesile ederek dua etmenin caiz olduğunu hadis-i şerifler göstermektedir. Peygamber Efendimizin ve evliyanın kabirleri yanında, onları vesile ederek yapılan dualar çabuk kabul olunur.
İmâm-ı Mâlik hazretleri, halife Mensûr’a “rahime-hümullahü teâlâ” “Hucre-i se’âdet” önünde duâ edenlerin çok uyanık olmaları lâzım geldiğini nasihat etmiştir. O makâma uygun edebi ve saygıyı gösteremeyecek olanların, Medîne-i münevverede çok kalmaları doğru olmaz.
İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe “rahmetullahi aleyh” de bu hususta buyurdu ki: “Biz Bağdâd’da, kalbimiz burada olmak; biz burada, kalbimiz Bağdâd’da olmaktan dahâ iyidir…”
Duanın kabulü için, Ehl-i sünnet itikadında olmak, haram işlemekten, özellikle haram yemekten, içmekten sakınmak, farzları yapmak, Allahü teâlâdan istediği şeyin sebebini öğrenip, bunu aramak gerekir.
***
Anadolu köylülerinden biri, Medîne-i münevverede senelerce kalmış, evlenmiş ve Hucre-i se’âdetde belli bir hizmet yaparmış. Ateşli bir hastalığa yakalanmış. Canı ayran istemiş. “Eğer köyümde olsaydım, yoğurtdan ayran yapdırıp içerdim” düşüncesini gönlünden geçirmiş. O gece, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” (Şeyh-ul-Harem) efendiye rüyâda görünüp, o kimsenin yapdığı işin başkasına verilmesini emir buyurmuş. Şeyh-ul-Harem, “Yâ Resûlallah! O hizmeti, ümmetinden filan kimse yapmakdadır” deyince, (O kimseye söyle! Köyüne gidip, ayran içsin!) buyurmuştur…
Ertesi gün, bu emir kendisine bildirilince, köylü “başüstüne” diyerek memleketine gitmiştir…
Yalnız gönülden geçen bir düşünce, bu kadar zarar verince, Allah korusun, şaka bile olsa, uygunsuz bir sözün yâhut edebe uymayan bir hareketin ne büyük bir zararı olacağını bundan anlamalıdır…
“Hucre-i se’âdet”i ziyâret edenlerin çok uyanık olmaları lâzımdır. Gönlünde dünyâ düşünceleri bulunmamalıdır. Muhammed aleyhisselâmın nûrunu ve derecesinin yüksekliğini düşünmelidir. Dünyâ işlerini ve büyük kimselerle görüşüp fayda sağlamayı ve alışveriş düşünenlerin duâları kabûl olmaz. Dileklerine kavuşamazlar.
Hucre-i se’âdeti ziyâret etmek çok şerefli bir ibâdetdir. Buna inanmayanların, Müslümânlıktan çıkmalarından korkulur. Çünkü bunlar, Allahü teâlâya ve Onun Resûlüne ve bütün Müslümânlara karşı gelmiş olur. Mâlikî âlimlerinden birkaçı, Resûlullah Efendimizi “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ziyâret etmek vâcibdir demiş ise de, müstehab olduğu söz birliği ile bildirilmiştir. (Kıyamet ve Ahıret)