İnsan, yaratılışı îcâbı hayâtı sever, ömrünün uzamasını ister. Ancak, uzun ömür, Hak yolunda tüketilmiş ise hayırlıdır.
Sevgili Peygamberimiz: “Akıllı kimse [akıllı Müslümân], kendisini hesâba çekip ölümden sonrası için hâzırlık yapan kişidir” buyurmuştur. Bugün ve yarınki makâlelerimizde, inşâallah, bu hadîs-i şerif münâsebetiyle birkaç kelime yazmak istiyoruz…
Bilindiği üzere, akıp giden zamân içerisinde, bize emânet edilen ömrümüzü tamâmlamaktayız. Her gün, ömrümüz biraz daha azalıyor; ölüme, kabre, âhırete biraz daha yaklaşıyoruz. Bir senenin değil; yerine, zamanına ve şartlarına göre ayın, haftanın ve günün bile ehemmiyeti çok fazladır; hattâ sâatin, dakîkanın ve sâniyenin bile önemi ne kadar büyüktür. Yukarıdaki hadîs, bizler için önemli bir rehber olmalıdır. Her insân, kendisine takdîr edilen ömrü, İlâhî irâde istikâmetinde geçirmekle mükelleftir.
Bilindiği gibi, insan, yaratılışı îcâbı hayâtı sever, ömrünün uzamasını ister. Ancak, uzun ömür, Hak yolunda tüketilmiş ise hayırlıdır. Nitekim bir sahâbî, Sevgili Peygamberimize, “Yâ Resûlallah! İnsanların hayırlısı [en iyisi] kimdir?” diye bir suâl sorduğunda, Peygamber Efendimiz şöyle cevap vermiştir: “İnsanların hayırlısı [en iyisi], ömrü uzun olup ameli güzel olandır.” [O hâlde, her gün, en iyi işleri yapmaya çalışmalıdır.]
O sahâbî, “İnsanların hangisi şerlidir [daha kötüdür]?” diye bir suâl daha sordu; o zaman da Resûlullah Efendimiz, “Ömrü uzun olup da, ameli kötü olandır” [Tirmizî] buyurmuştur.
Aslında bizler, Allahü teâlânın lutfettiği çok büyük ni’metlere sâhibiz. Bizler, yüz milyonlarca, hattâ milyarlarca kişiden daha şanslıyız. Hadd-i zâtında Allahü teâlâ, insanlara muhtâc oldukları her türlü ni’meti lutfetmiştir. Akıl, vücûd uzuvları, eşler, çocuklar, hava, su ve kâinâttaki her şeyi, insanların hizmetine vermiştir. Bu ni’metler sayılamayacak kadar çoktur. Bu konuda 2 âyet-i kerîme vardır: “O, size, istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın ni’met[ler]ini sayacak olsanız, sayamazsınız. Doğrusu insan çok zâlim, çok nankördür!” [İbrâhîm, 34]
“Hâlbuki Allah’ın ni’met[ler]ini teker teker saymaya kalkışsanız, onları sayamazsınız. Muhakkak ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.” [Nahil, 18]
Burada mühim olan, Allahü teâlânın bizlere lutfettiği nimetleri, yerli yerinde kullanabilmemizdir. İşte bunun sorgulanması lâzım. Allahü teâlânın bizlere ihsân buyurduğu sonsuz nimetlerine lâyıkı veçhile şükretmeye çalışmalı; O’nun dînine hizmet ve kullarına yardımda kullanmalıyız. İlmi olan ilminden, makâmı olan makâmından, mâlı olan da mâlından diğer insanları faydalandırmalıdır. Peygamber Efendimiz “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz öyle haşr olunursunuz” buyurmuştur.
Sevgili Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) yine buyurmuştur ki: “İki [büyük] ni’met vardır ki, insanların çoğu bunlarda hep aldanırlar. Bunlar: Sağlık ve boş vakittir.” [Tirmizî]
Bizler, kendi adımıza, âilemiz, milletimiz, Müslümânlık ve insanlık uğruna ne gibi güzellikler, hayırlar, faydalı işler, fedakârlıklar yaptığımıza bakmalıyız.