“Olanla yetin, olmayan şeye de râzı ol!”

“Olanla yetin, olmayan şeye de râzı ol!”

Muhammed İbn-i Hafîf hazretleri büyük velîlerdendir. 889 (H.276) senesinde İran’da Şîrâz’da doğdu. 981 (H.371)’de Şîrâz’da vefât etti. Hallâc-ı Mansûr, Cüneyd-i Bağdâdî ve birçok âlimin sohbetlerinde bulunmuş, onlardan ilim öğrenmiştir. Kelâm ilmini İmâm-ı Eş’arî’den öğrenen İbn-i Hafîf, Şâfiî mezhebindeydi.

İbn-i Hafîf’in rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte Peygamber efendimiz; “Eğer Allahü teâlânın katında, bütün dünyânın bir sinek kanadı kadar kıymeti olsaydı, kâfirlere bir yudum su vermezdi” buyurdu.

Kendisi anlatır:

Ebü’l-Abbâs bin Süreyc’in huzûrunda fıkıh dersi öğreniyorduk: “Allah sevgisi farz mıdır, yoksa farz değil midir?” diye sordu. “Farzdır” diye cevap verdik. İbn-i Süreyc; “Delîliniz nedir?” diye sorunca; “Tevbe sûresi 24. âyetinde Allahü teâlânın meâlen: (Ey Resûlüm, o hicreti terk edenlere de ki: Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, hanımlarınız, akrabâlarınız, kazandığınız mallar, geçersiz olmasından korktuğunuz bir ticâret, hoşunuza giden meskenler, size Allah ve Resûlünden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevgili ise, artık Allah’ın azâbı gelinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu hidâyete erdirmez) buyurduğu delîlimizdir. Allahü teâlâ burada, kendi sevgisini ve Habîbinin sevgisini diğer sevgilere üstün kıldı. Kendi sevgisine ve Resûlünün sevgisine ortak bir sevgiye karşı azap vadetti. Allahü teâlânın azâbı, ancak farzı terk etmek üzerinedir” diye cevap verdik. Ayrıca; “Resûlullah’ın sevgisi de farzdır. Bunun delîli de, Resûlullah efendimizin şu hadîs-i şerîfidir: (Sizden birisi beni kendi nefsinden, âilesinden, malından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe kâmil îmân etmiş olmaz) buyuruldu” dedik.
İbn-i Hafîf hazretleri buyurdu ki:

“Dört şey talebeye zarûrî lâzımdır: Birincisi; bir binek hayvanıdır, bu sabırdır. İbâdetlere yönelmede, günahlardan sakınmakta ve musîbetlere tahammülde ona binilir. İkincisi; oturup rahat edebileceği ve korunup barınacağı bir evdir, bu akıldır. Onunla şeytanın vesvesesinden ve nefsin helâk edici muhâlefetinden korunmak mümkün olur. Üçüncüsü; görenin beğeneceği güzel bir elbisedir, bu hayâdır. Bununla kötü iş ve sözlerden korunulmuş olur ve nefsi terbiye etmek mümkün olur. Dördüncüsü; aydınlatıcı bir kandildir, bu da faydalı ilimdir. Bu, talebeyi doğru yolda hidâyet nûruna ulaştırır.”

“Kalbin olgunlaşması, Allahü teâlânın zikri ile olur.”

“Tevekkül; olan şey ile yetinmek ve olmayan şeye râzı olmaktır.”


Vehbi Tülek

Kategori içindeki yazılar: Vehbi Tülek