Kendinin veya başkasının malını zayi olmaktan korumak için namazı bozmak caiz olur.
Bedrüddîn Muhammed İbnü’l-Gars hazretleri Hanefî fıkıh alimidir. 833’te (m. 1429) Kahire’de doğdu. Burada devrinin büyük âlimlerinden fıkıh ilmi tahsil ettikten sonra Mekke’ye giderek ilmini ilerletti. Kahire’ye dönerek medresede talebe yetiştirdi. 894’te (m. 1489) Kahire’de vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Her namazı bozmayı mubah kılan sebepler şunlardır: Yılanı öldürmek için, kaçan hayvanı yakalamak için, sürüyü kurttan kurtarmak için, taşan tencereyi ateşten ayırmak için, kendinin veya başkasının malını zayi olmaktan, yok olmaktan korumak için, abdest ve yel sıkıştırmasından kurtulmak için, vaktin veya cemaatin kaçmasından korku olmadığı zaman, başka mezhepte namazı bozan bir şeyden kurtulmak için. Mesela, dirhemden az necaseti temizlemek için ve yabancı kadına dokunmuş olduğunu hatırlayınca, abdest almak için, namazı bozmak caiz olur.
Her namazı bozmak farz [lazım] olan sebepler ikidir: İmdat diye bağıran bir kimseyi kurtarmak için, kuyuya düşecek âmâyı, yanacak, boğulacak kimseyi kurtarmak, yangını söndürmek için. Ana, baba, dede, nine çağırınca, farz namazı bozmak vacib olmaz, caiz olur ise de, ihtiyaç yok ise, bozmamalıdır. Nafile [sünnetler dahi] ise, bozulur. Bunlar, imdat isterse, farzları da bozmak lazım olur. Namaz kıldığını bilerek çağırıyorlarsa, nafileyi de bozmayabilir, bilmeyerek çağırdılarsa, bozması lazımdır.
Kapı çalınırsa dışarıdakini bekletmemek için namazı bozmak caiz değildir. Kapıyı çalanın, en az dört rekât namaz kılacak kadar beklemesi lazımdır. Akrebi, yılanı öldürmek için ve herhangi bir tehlike hâlinde namazı bozmak caizdir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Namazda da olsanız, yılanı, akrebi öldürün!) Sokmak ihtimali olan, yani yaklaşan yılanı ve akrebi öldürmek namazı bozmaz ve mekruh da olmaz.
Namaz dışında mekruh olan şeyler şunlardır: Helâda ve her yerde, abdest bozarken, kıbleye önünü ve arkasını dönmek tahrîmen mekrûhtur. Unutulursa, üstünü kirletmek tehlikesi veyâ başka tehlike varsa, mekrûh olmaz. İstincâ ederken, önünü, arkasını kıbleye dönmek, güneşe, aya karşı abdest bozmak, tenzîhen mekrûhtur. Küçük çocukları bu cihetlere karşı tutarak abdest etdirmek, tutan büyüğe mekrûh olur. Bunun gibi, büyüklere harâm olan şeyi, küçüklere yaptırmak, yaptırana harâm olur. Meselâ, oğlan çocuğuna ipek giydiren ve ziynet eşyâsı takan ve çocuklara içki içiren kimse, harâm işlemiş olur.