Müşriklerin bedenleri pis olsaydı, onların yemekleri yenmez, suları içilmezdi!..
Muhammed Askalâni hazretleri hadîs ve fıkıh âlimidir. 763 (m. 1362) senesinde Filistin’de Askalân’ın Berme köyünde doğdu. Zamanındaki birçok âlimler ile görüşüp kendilerinden ilim öğrendi. Sonra Şam, daha sonra Kâhire’ye gitti. Oradaki âlimlerden ilim tahsil edip icâzet aldı. Nihayet Kudüs’e gidip Selâhiyye Medresesi’nde ders vermeye başladı. 831 (m. 1428) senesinde Kudüs’de vefât etti. Birçok eser yazdı. Yazdığı eserlerden En-Nebzet-ül-elifiyye fil-usûl-il-fıkhıyye’de buyuruyor ki:
Gayrimüslimlerin yemeklerini yemek, verdikleri hediyeleri alıp kullanmakta mahzur yoktur. Tevbe suresi 28. âyet-i kerimesinde (Müşrikler elbette pistir) buyuruluyor. Hanefi âlimleri bu âyeti, Allahü teâlânın (Müşrikler pistir) buyurması, (Müşriklerin kalblerinin, itikadlarının pis olduğu içindir) diye açıklamışlardır. Gayrimüslimler, temizliğe riayet ederlerse, bedenlerine pis denemez. Çünkü Peygamber efendimiz, bir Yahudi evinde yemek yedi, bir müşrikin kabı ile taharetlendi. Hazret-i Ömer de bir Hristiyan kadının kabından taharetlendi. Müşriklerin bedenleri de pis olsaydı, onların yemeklerini yemez, sularını içmezlerdi. Eğer müşriklerin bedenleri pis olsaydı, iman edince temiz olmamaları gerekirdi. O hâlde onlara pis denilmesi, kalblerinin pis olduğunu bildirmek içindir. İman edince kalblerindeki bu pislik gider, temiz olur. İtikadlarının, kalblerinin pis olması, bedenlerin de pis olmasını gerektirmez.
Kur’ân-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Ehl-i kitabın [Yahudi ve Hristiyanların] pişirdiklerini, kestiklerini yemek helaldir.) [Maide 5] O hâlde, kâfirlere karışan, alışveriş eden Müslümanları pis bilmemelidir! Böyle Müslümanların pis olduklarını sanarak, bunların yiyecek ve içeceklerinden sakınmamalı, Müslümanlardan ayrılmak yoluna sapmamalıdır! İmam-ı Gazali hazretleri de Kimya-ı Seadet kitabında buyurdu ki:
“Haram olduğu bilinmeyen şeyler yenir. Peygamber efendimiz, bir müşrikin, Hazret-i Ömer de, bir Hristiyan kadının testisinden abdest almıştır. Eshab-ı kiram, kâfirlerin verdiği suyu içerdi. Hâlbuki, pis, necis olan şeyi yemek haramdır. Kâfirler ise, ekseriya pis olur. Elleri kapları şaraplı olur. Çeşitli şekilde öldürerek leş ettikleri hayvanları yerler. Eshab-ı kiram, buna rağmen, necis olduğunu kesin olarak bilmedikleri için, onlardan et, peynir gibi gıda maddelerini alıp yerlerdi.”