Resûlullah Efendimizi öven çeşitli mevlid kasîdeleri vardır. Çok meşhûr olan “Mevlid Kasîdesi”ni Süleyman Çelebi, 15. asırda yazmıştır.
Rahmeti ve mağfireti sınırsız olan Allahü teâlâ, kendisine kulluk etsinler diye yarattığı insanlara yön vermek, yol göstermek, emir ve yasaklarını tebliğ etmek için Peygamberler göndermiştir. Yüce Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerîmde şöyle buyurmuştur:
“Andolsun ki, biz her millete: Allah’a kulluk edin ve Tâğût’tan (şeytândan, putlardan) sakının (uzaklaşın) diye Peygamber gönderdik. Allah onlardan bir kısmını hidâyete (doğru yola) iletmiştir. Onlardan bir kısmı için de sapıklığa düşmek hak olmuştur. Yeryüzünde gezin de görün. İnkâr edenlerin sonu nasıl olmuştur.” (Nahl, 36)
Resûlullah Efendimiz, “Biz, seni, ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” [Enbiyâ, 107], “Biz, seni, bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik” [Sebe, 28], “Senin için bitmeyen, sonsuz mükâfât vardır. Elbette sen büyük bir [en büyük] ahlâk üzeresin” [Kalem, 3-4] “Rabbin sana [çok ni’met] verecek, sen de râzı olacaksın” [Duhâ, 5] gibi âyet-i kerîmelere muhâtap olmuş ve bu âyetlerde medholunmuştur.
Sevgili Peygamberimiz buyurmuştur ki: “Bir şeyi çok seven, elbette onu çok anar.” [Deylemî] [Resûlullahı seven de, onu çok anar.] “Allahü teâlâ, bir kimseye söz ve yazı sanatı ihsan ederse, Resûlullahı övsün, düşmânlarını kötülesin” hadîs-i şerîfine uyularak, asırlardır mevlid kitapları yazılmış ve okunmuştur.
Resûlullah Efendimizin şâirleri, Câmide, Resûlullahı öven ve kâfirleri kahreden şiirler okurlardı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), bunlardan Hassân bin Sâbit hazretlerinin şiirlerini çok beğenirdi; Mescidde, bu şâir için bir minber bile koydurmuştur. O, bu minbere çıkar, Resûlullahı över, düşmânlarını kötülerdi. Resûlullah Efendimiz de “Hassân’ın sözleri (şiirleri), düşmânlara oktan daha tesîrlidir” buyururdu.
Resûlullah Efendimizi öven çeşitli mevlid kasîdeleri vardır. Çok meşhûr olan ve Türkiye’de her zaman okunan “Mevlid Kasîdesi”ni Süleyman Çelebi, 15. asırda yazmıştır. Hazret-i Mevlânâ, “Mevlid okunan yerden belâlar gider” buyurmuştur.
Bu kasîdenin asr-ı saâdetten sonra yazılmış olması, onun bid’at olmasını gerektirmez. Çünkü Resûlullah’ı övmek ibâdettir. Her zaman O’nu övücü kasîdeler, yazılar yazılabilir. Onları da her zaman okumak bid’at değil, sevâp olur. Mevlid-i şerîf okumak, şiir olarak Resûlullahın dünyâya gelişini, mi’râcını, diğer bazı mu’cizelerini ve hayâtını anlatmak, O’nu hatırlamak, O’nu övmek demektir.
Her mü’minin, Resûlullahı çok sevmesi gerekir. [Bu da zâten îmânının gereğidir. Onu çok sevmek, kâmil mü’min olmanın da alâmetidir.] Bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“Beni ana-babasından, evlâdından ve herkesten daha çok sevmeyen, [kâmil] mü’min olamaz.” [Buhârî]
Mevlid gecesini ihyâ etmeli, meselâ ilim öğrenmeli, ilmihâl bilgilerini okumalı, kazâ namazları kılmalı, Kur’ân-ı kerîm okumalı, duâ, tevbe-istiğfâr etmeli, sadaka vermeli, Müslümânları sevindirmeli, bunların sevâplarını ölü-diri bütün mü’minlere göndermelidir. [Cenâb-ı Hak, hepimizi onun yüksek şefâatine nâil eylesin ve Cennet’te onunla beraber olmamızı nasip buyursun.]