Kudüs’te bulunan; yeryüzünün en fazîletli mescidleri arasında, “Mescid-i Harâm” ve “Mescid-i Nebevî”den sonra 3. sırada olan, “Beytül-makdis” adı da verilen “Mescid-i Aksâ”nın inşâsına Dâvûd aleyhisselâm başladı, fakat tamamlayamadan vefât etti.
Dâvûd aleyhisselâmdan sonra hem Peygamber, hem hükümdâr olan oğlu Süleymân aleyhisselâm, Mescid-i Aksâ’nın inşâsını yedi senede tamâmladı.
Mescid-i Aksâ’nın ismi, Kur’ân-ı kerîmde zikredilmekte ve Peygamber Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) Mîrâc gecesinde oraya götürüldüğü, hadîs-i şerîflerle bildirilmektedir.
Mescid-i Aksâ, Mekke-i mükerreme döneminde 13 sene, Medîne-i münevvere devrinde ise, hicretten on altı ay sonrasına kadar Müslümânların ilk kıblesi olarak kaldı. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Mi’râc gecesinde Kudüs’e gelerek Mescid-i Aksâ’da namaz kıldı.
638 (H. 16) senesinde Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), Sûriye seferinde, Şâm’dan sonra Kudüs’e uğrayıp Mescid-i Aksâ’yı ziyâret etti. Ezân okutarak cemâatle namaz kıldırdı. Yahûdîlere mescide emniyetle girmek hakkını tanıdı. Kudüs’teki kiliselere dokunulmaması için emir verip, Hıristiyânlarla antlaşma yaptı.
Dört Halîfe devrinden sonraki Emevîler zamânında, Mescid-i Aksâ’nın temizlik ve bakımına özel ihtimâm gösterildi. Muâviye bin Ebî Süfyân (radıyallahü anh), Abdülmelik bin Mervân, Ömer bin Abdülazîz, Velîd bin Abdülmelik ve Süleymân bin Abdülmelik gibi halîfeler, Kudüs’e gelerek Mescid-i Aksâ’yı ziyâret ettiler.
Halîfe Abdülmelik bin Mervân, Mescid-i Aksâ’nın yakınındaki arsa üzerinde “Kubbetüs-sahra Mescidi”ni yaptırdı. Zelzele yüzünden harâb olan Mescid-i Aksâ’yı, altıncı Emevî Halîfesi el-Velîd, bugünkü hâline benzeyen şekliyle yeniden yaptırdı.
Abbâsîler zamânında da bakımına ve tâmirine ihtimâm gösterildi. Halîfe Ebû Câfer Mansûr ve Mehdî bin Mansûr, Kudüs’e gelerek Mescid-i Aksâ’yı ziyâret ettiler ve tâmir ettirdiler.
Haçlılar, 1099 (H. 492)’de Kudüs’ü istilâ edince, şehri yakıp yıktılar. Pekçok Müslümânı, kadın ve çocuk demeden kılıçtan geçirdiler. Bu arada Mescid-i Aksâ’yı da yağmalayıp, tepelerine haçlar dikip, içerisine heykeller koyarak kiliseye çevirdiler.
Sultân Salâhaddîn-i Eyyûbî, Kudüs’ü 1187 (H. 583)’de Haçlılardan kurtarıp, Mescid-i Aksâ’dan Haçları ve putları kaldırttı.
Emevîler, Abbâsîler, Eyyûbîler ve Memlûkler dönemlerinde bir ilim merkezi hâline getirilen ve pekçok İslâm âliminin yetişmesine sebep olan Mescid-i Aksâ, defâlarca tâmir gördü. Mescid-i Aksâ’nın en son bakımı ve tâmîrâtı Osmanlılar tarafından yapıldı.
Yavuz Sultân Selîm Hân, 1517 (H. 923)’de Memlûk topraklarını ülkesine katınca, Kudüs de, Osmânlı idâresine girdi. Kânûnî Sultân Süleymân Hân, Mescid-i Aksâ ve yanındaki Kubbetüs-sahrâ mescidlerini tâmîr ve tezyîn ettirdi. Daha sonraki asırlarda da, bâzı tâmirâtlar geçirdi. Birinci Dünyâ Savaşından sonra Kudüs, maalesef Müslümân Türklerin elinden çıktı.
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı