Kuşadalı İbrâhim Halvetî Efendi Osmanlı fıkıh âlimlerinden ve Halvetiyye tarîkatının Şa’bâniyye kolunun büyüklerindendir. 1774 (H.1188) senesinde Aydın’ın Kuşadası kasabasında doğdu. İstanbul’a gelerek, Fâtih’te Feyziyye Medresesinde Emîn Efendiden ders aldı. Sonra Fâtih’teki Atpazarı Dergâhında bulunan Beypazarlı Şeyh Ali Efendiye intisab ederek Halvetî-Şa’bânî yolunda kemale erdi ve icazet alarak Fâtih’te, Çarşamba Pazarı civârında talebe yetiştirdi. Hacdan dönerken Mekke ile Medine arasında Rabih’te 1847 (H. 1263)’te vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
Bir mümin, namazını güzel kılar, rükû ve secdelerini tamam yaparsa, namaz sevinir ve nurlu olur. Melekler, o namazı göğe çıkarır. O namaz, namazı kılmış olana, iyi duâ eder ve sen beni kusurlu olmaktan koruduğun gibi, Allahü teâlâ da, seni muhafaza etsin, der. Namaz güzel kılınmazsa, siyah olur. Melekler o namazdan iğrenir. Göğe götürmezler. O namaz, kılmış olana, fenâ duâ eder. Sen beni zayi eylediğin, kötü hâle soktuğun gibi, Allahü teâlâ da, seni zayi eylesin, der. O hâlde, namazları tamam kılmaya çalışmalı, ta’dil-i erkanı yapmalı, rükû’u, secdeleri, (Kavme)’yi, yanî rükûdan kalkıp dikilmeyi ve (Celse)’yi, yanî iki secde arasında oturmayı iyi yapmalıdır. Başkalarının da kusurlarını görünce söylemelidir. Din kardeşlerinin namazlarını tamam kılmalarına yardım etmelidir. Tumâninet ve ta’dil-i erkanın yapılmasına çığır açmalıdır.
“Resûlullah’a (sallallahü aleyhi ve sellem) salât getirdiğiniz zaman, ona salatanızı güzel yapınız. Çünkü, siz, bilmezsiniz, belki salatınız, Resûlullah’a arz olunur. Orada bulunanlar, öyleyse bize öğret, dediler. O zaman, şöyle söyleyin dedi: Allahümmecal salevâtike ve rahmetike ve berekâtike alâ seyyid-il-mürselîn ve imam-il-Müttekîn ve hatem-in-Nebiyyin, Muhammedin, abdike ve Resûlike, Allahümme-bashu mekâmen mahmuden yağbıtuhu-l-eyvelûn ve-l-Âhirûn, Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrâhîm ve alâ âli İbrâhîm inneke hamîdun mecîd. Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârekte alâ İbrâhîm ve alâ âli İbrâhîm inneke hamîdun mecîd.”
“Her kim nefis kuşunun etini severse, yâni nefsine düşkün olursa, onun gönlü gayb âlemi fezâlarına aslâ yükselemez ve yüce âlemlerde uçmaktan mahrûm kalır.”
Vehbi Tülek