Medeniyet nedir?

Medeniyet, şehirler kurmak ve insanlara hizmettir. Kısacası, fen ve sanatın, doğru iman ve güzel ahlak ile birlikte olmasına medeniyet denir.

 

 

 

Güzel ahlak sahibi olan ve zamanının fen bilgilerinde yükselmiş olan Müslümana medeni denir. Fende ilerlemiş, fakat imanı ve ahlakı bozuk olan medeni olamaz. Fende geri, imanı da ahlakı da bozuk olana vahşi denir. İslam âlimleri medeniyeti; beldelerin imar edilerek insanlığın ihtiyaçlarının karşılanması, rahat ve huzur içinde yaşayacakları hâle getirilmesi, insanların da ruhen, maddeten, fikren ve ahlaken yükselmesi… şeklinde tarif etmişlerdir.

 

Medeni bir insan, güzel ahlaklı, dürüst ve çalışkandır. Fen ve sanatı insanların hizmetinde kullanır. Şefkatli ve merhametlidir. Çünkü imanı vardır. İmanı olanda, Allah korkusu, şefkat ve merhamet olur. Dinsizden ve imansızdan şefkat ve merhamet beklenmez. Böylelerinin dışı kuzu içi canavardır. Ellerine fırsat geçtiğinde canavarlıklarını ve dişlerini gösterirler. Günümüzde olduğu gibi, Hak dinde olmayanların, imansızların tıyneti ve karakteri budur.

 

Onun için Müslümanlar çok çalışmalı. Oyun ile eğlence ile vakit geçirmemeli. Dinlenmesini de bilmeli, çok iyi de çalışmalı. Her sahada hep birinci olmalı. Her zaman güçlü olmalı. Güçlü olunca harbe bile gerek kalmaz. Müslümanlar güçlü olunca, Müslümanlar rahat ettiği gibi Müslüman olmayanlar, kurtlar kuşlar, bütün canlılar cansızlar rahat eder. Müslüman olmayanlar, dini ve imanı olmayanlar güçlü olursa herkes sıkıntıya girer, dünya rahatlık ve huzura hasret kalır. Tarihte hep böyle olmuştur. Onun için İslam düşmanları, Müslümanların ilimde ve fende ve teknolojide ilerlemesine hep mâni olmuşlardır.

 

Tarihte milletlerin iki çeşit hayat tarzı görülmüştür: Birincisi, insanları her bakımdan huzur ve refaha kavuşturan İslam medeniyeti, diğeri ise, Hak dinde olmayanların, inançsızların insanlar için felaket olan hayat tarzıdır.

 

İslam medeniyetinde ulaşılan her türlu ilmî ve fennî gelişmeler, keşifler en iyi şekilde insanlığın faydasına sunulmuştur. Hak dinde olmayanların, inançsızların ortaya koydukları  hayat tarzında ise insanlığın zararına kullanılmıştır. Mesela, eski Romalılarda, Yunanlılarda, Avrupadaki ve Asyadaki devletlerde fen bilgisi vardı. Fakat Hak din üzere değillerdi. Bundan dolayı fen ve teknikte elde ettikleri neticeleri kötü yerlerde kullandılar. Bir kısmı sanat eserlerini zevklerde ve gayri ahlaki yollarda kullandı. Bir kısmı da teknik vasıtalarını insanlara zulüm ve işkencede kullandı. Böyle toplumlarda insanlar, asiller, köylüler, köleler ve daha çeşitli isimler altında sınıflandırılır, hâkim olan sınıflar diğerlerine zulmederdi. Atina’daki hipodromlarda insanları elbisesiz olarak spor müsabakalarına alıp, tertipledikleri eğlencelerde şarap içerek her türlü çılgınlığı yapmak ve Roma’da insanları birbirleriyle ölümüne dövüştürmek ve aç bırakılmış aslanlara insanları parçalattırmak vahşeti, onların zevkleri idi.

 

Hasılı Hak dinde olmayanların, inançsızların bu hayat tarzı asırlarca insanları her bakımdan perişan bir hayata mahkûm etmiştir…




Kategori içindeki yazılar: Salim Köklü