Kur’ân-ı kerim okunmayan ev kabir gibidir!..

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Evlerinizde Kur’ân-ı kerim okumayı artırın! Kur’ân okunmayan evin hayrı azalır, şerri çoğalır, o ev halkına darlık gelir.”

 

 

 

Kur’ân-ı kerimi öğrenmek, öğretmek ve okumak çok sevaptır. 

 

Din büyüklerimiz buyurdu ki: 

 

“Bir evde ezbere de Kur’ân-ı kerim okunmuyorsa, o ev kabir gibidir.” 

 

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

 

(Evlerinizde Kur’ân okumayı artırın! Kur’ân okunmayan evin hayrı azalır, şerri çoğalır, o ev halkına darlık gelir.)

 

Mushafa bakarak okumak, ezberden okumaktan daha sevaptır. Namazda okumak ise, Mushaf’a bakarak okumaktan da sevaptır.

 

Hazret-i Ali (radıyallahü anh) buyurdu ki:

 

“Namazda okunan Kur’ân-ı kerimin her harfi için yüz sevap verilir. Namaz dışında abdestli okuyunca, her harfi için yirmi beş sevap, abdestsiz okuyunca, on sevap verilir. Yürürken ve iş yaparken okuyunca, sevabı daha az olur.”

 

Bilen kimsenin, manasını düşünerek bir âyet okuması, başka şey düşünerek, bütün Kur’ânı hatmetmesinden daha çok sevaptır. 

 

             ***

 

İmam-ı Gazâlî hazretleri buyurdu ki:

 

“Kur’ân-ı kerimi okumadan önce, Allahü teâlânın büyüklüğünü, kimin sözü olduğunu düşünmeli. Mushafa dokunmak için temiz el lazım olduğu gibi, onu okumak için de temiz kalp lazımdır. Allahü teâlânın büyüklüğünü bilmeyen, Kur’ân-ı kerimin büyüklüğünü anlayamaz. Allahü teâlânın büyüklüğünü anlamak için de, onun sıfatlarını ve yarattıklarını düşünmeli. Bütün mahlûkatın sahibi, hâkimi olan bir zatın kelamı olduğunu düşünerek okumalı. Okurken başka şeyler düşünmemeye çalışmalı.”

 

             ***

 

Ebu Müslim-i Saftar, evliyanın büyüklerindendir. Bir gün gemi ile denize açıldılar. Yanında çok kimseler de vardı. Aniden ters yönden bir fırtına çıktı. Dalgalar yükseldi. Gemi batacak gibi oldu. Gemide olan yükü denize attılar. Yardım istediler.

 

Ebu Müslim diyor ki:

 

-Bizimle beraber gemide kim olduğu bilinmeyen ancak, salih kimselerden olduğu anlaşılan bir köylü bulunuyordu. Yanında bir Mushaf-ı şerif vardı. Oradan kalkarak Mushaf’ı elinin üzerine koydu ve şöyle dua etti:

 

“Ya Rabbi! Eğer bir kimsenin elinde dünya sultanından bir mektup bulunursa, hiç kimse ona saldıramaz, zarar veremez, belalardan emin olur.” 

 

Mushaf’ı kaldırdı ve şöyle yalvardı:

 

“Ya Rabbi! Bu senin kitabındır, bunu bize verdin. Ellerinde senin kitabın bulunan kullarını suda boğmak keremine yakışmaz. Bizi tehlikeden kurtar.”

 

O anda dalgalar durdu ve deniz sütliman oldu biz de sağ salim gittik…




Kategori içindeki yazılar: Said Arvas