Resûlullah Efendimiz buyurdu ki: “Eshâbım tuz gibidir. Yemek ancak tuz ile lezzetli olur.”
Âdem Askalânî hazretleri Tebe-i tâbiînin hadîs ve tefsîr âlimlerindendir. 132 (m. 749)’de Horasan’da Merv şehrinde doğup 221 (m. 835)’de, Askalân’da vefât etti. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları:
Hazret-i Ömer’den “radıyallahü anh” rivâyet edilmiştir. Resûlullah Efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdular ki: (Eshâbıma hürmet ediniz. Şüphesiz, Eshâbım sizin üstünlerinizdir. Sonra onları takip edenler, sonra da onları takip edenler üstündürler. Sonra yalan yayılır. Hattâ istenmediği hâlde yemîn eder, istenmeden şâhitlik ederler. Dikkat ediniz. Cennetin ortasına girerek saâdete kavuşmak isteyen, cemâatten ayrılmasın. Çünkü şeytân kendi görüşüne uyarak cemâatden ayrılan ile birliktedir. İki kişi bir araya gelse şeytân onlardan çok uzak olur. Ancak yabancı bir kadın ile bir erkek bir araya gelirse şeytân onların üçüncüsü olur. Kim iyiliklerinden dolayı sevinir, kötülüklerine üzülürse, mümindir.)
Yine, Câbir “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet edilmiştir. Resûlullah Efendimiz buyurdular ki: (Beni gören ve beni göreni gören Müslümânı Cehennem ateşi yakmaz.)
Abdullah bin Mağfel’den “radıyallahü anh” rivâyet edilmiştir. Resûlullah Efendimiz buyurdular ki: (Allahü teâlâ hazretlerinden korkunuz! Allahü teâlâ hazretlerinden Eshâbım hakkında korkun. Onları kötü sözlerinize hedef ittihâz etmeyiniz. Her kim ki onlara buğzeyler, bana buğzettiği için buğzeder. Her kim ki onlara ezâ eder, bana ezâ (eziyet) eder. Her kim ki bana ezâ eder, Allahü teâlâ hazretlerine ezâ [eziyyet] eder. Her kim ki Allahü teâlâ hazretlerine ezâ ederse, ona azap yapması yakındır.)
Enes “radıyallahü anh” rivâyet etmiştir. Resûlullah Efendimiz buyurdular ki: (Ümmetimde Eshâbım tuz gibidir. Yemek ancak tuz ile lezzetli olur.)
Abdüllah bin Zübeyr’in “radıyallahü anh” babasından naklettiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah Efendimiz buyurdular ki: (Kıyâmet günü, Eshâbımdan her biri, kabirlerinden kalkarken, vefât ettiği memleketin bütün müminlerinin önlerine düşerek ve onlara nûr ve ışık saçarak, arasat meydânına götürürler.)
İbn-i Mes’ûd “radıyallahü anh” hazretleri rivâyet etmiştir. Resûlullah Efendimiz buyurdular ki: (Eshâbımdan bana, beni rencîde edecek bir şey söylemeyiniz. Ben onların yanına kalbim selîm olarak çıkmak isterim!)