Kabir ziyâreti sünnettir. Haftada bir, hiç olmazsa, bayramlarda ziyâret edilir.
Muhaşşi Sinân Efendi Osmanlı devletinde yetişen âlim ve velîlerdendir. 1487 (H.893) senesinde Tokat iline bağlı Erbaa ilçesi Bidevî köyünde doğdu. İlk tahsîlini Tokat’ta yaptıktan sonra, Amasya, Bursa ve İstanbul’da medreselerde meşhur âlimlerden ilim öğrendi. Müderrislik ve kadılık yaptı. Ebüssü’ûd Efendi vefât ettiği zaman Şeyhülislâmlığı teklif ettikleri hâlde kabûl etmemişti. 1578 (H.986) senesinde İstanbul’da vefât etti.
Bu mübarek zat, bir dersinde şunları anlattı:
Kabir ziyâreti sünnettir. Haftada bir, hiç olmazsa, bayramlarda ziyâret edilir. Perşembe veya cuma veya cumartesi günü ziyâret edilir. Cuma günü daha sevaptır. Ziyâret eden, meyyitin çürüdüğünü düşünerek ibret alır. Meyyit de, edilen duâdan faydalanır. Resûlullah akrabâsının ve Eshâbının kabirlerini ziyâret ederdi. Selâm ve duâdan sonra, kıbleye arka verip, kabre karşı oturulur. Kabre elini yüzünü sürmek, toprağı öpmek Hıristiyanların âdetidir. Hadis-i şerifte, (Bir kimse, tanıdığının kabrine gidip selâm verince, onu tanır ve selâmına cevap verir) buyuruldu. Ahmed ibni Hanbel diyor ki: (Kabristandan geçerken İhlâs, iki Kul e’ûzüleri ve Fâtiha okuyup, sevabı meyyitlere hediye edilmelidir. Sevabı onlara gider.)
Enes bin Mâlikin bildirdiği hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Âyet-el-kürsî okuyup, sevabı meyyitlere gönderilince, Allahü teâlâ, bunu bütün meyyitlere ulaştırır.)
Diri iken ziyâret edilen âlimleri, vefâtından sonra ziyâret etmek için uzak yerlere gitmek de câizdir. İstifâde etmek bakımından, Peygamberlerin ve evliyânın ve Âlimlerin ziyâreti arasında fark yoktur. Yalnız dereceleri arasında fark vardır.
Büyük zâtların kabrini ziyâret için uzak memleketlere gitmemek, başka bir işi için gidilince ziyâret etmek iyi olur. Yalnız, Peygamberimiz efendimizi “sallallahü aleyhi ve sellem” ziyârete gitmek sevaptır. Peygamberleri ve evliyâyı ziyâret eden bunların mübârek ruhlarından istifâde eder. Bunlara olan sevgisi, bağlılığı kadar, kalbi temizlenir. Türbelerde günah işleyen olursa, meselâ açık kadınlar da gelirse, ziyâreti terk etmemeli, bunlara mâni olamazsa, kalbi nefret etmelidir. Nitekim kadın bulunan, şarkı, ilâhi, nutuk söylenen mümin cenâzesine gitmek lâzımdır.