“İstikâmet” çok mühim; çünkü insanlar için en zor işlerden birisi, “istikâmet” üzere olmak, “sırât-ı müstekîm”de bulunmaktır.
Ma’lûmdur ki, “İstikâmet” çok mühim; çünkü insanlar için en zor işlerden birisi, “istikâmet” üzere olmak, “sırât-ı müstekîm”de bulunmaktır. Yüce Rabbimiz, bizlere hergün 5 vakit namazda, “sırât-ı müstekîm” üzere bulunmamız için duâ etmemizi emir buyurmaktadır. [Hanefî mezhebinde mutlak kırâat farz, ama husûsen Fâtiha’nın okunması vâcibtir; fakat Şafîî mezhebinde ise Fâtiha’nın okunması, cenâze namazı da dâhil olmak üzere bütün namazlarda, hattâ cemâatle namaz kılarken cemâatin okuması da farzdır.] Onun için biz bugün ve yarınki makâlelerimizde, “İ’tikâd, söz, iş ve ahlâkımızda istikâmette (yanî, sırât-ı müstekîmde, doğru yolda) olmanın lüzûm ve ehemmiyeti” konusunu bir nebze mevzû-i bahis edeceğiz inşâallah…
“İstikâmet” kelimesi, hem âyet-i kerîmelerde, hem hadîs-i şerîflerde, hem de İslâm âlimlerinin sözlerinde çokça geçmektedir.
Lügatlerde, sözlüklerde, “Düzgün bir yolda olmak”, yanî “Hakk yolda olmak, Hakk yola girmek” gibi ma’nâlara gelen “İstikâmet”, bir terim (ta’bîr, ıstılâh) olarak, “Her işte i’tidâl üzere bulunma, her çeşit işte denge anlayışı üzerinde olma; doğruluk, dürüstlük, dürüst olma; adâlet ve doğruluktan ayrılmayıp dîn ve akıl dâiresinde yürüme; işlerde dîn ve aklın sınırları içerisinde hareket etme” demektir.
Yine bu kelimeye, “Verilen söze bağlılık, dînî ve dünyevî işlerde orta yolu takip etme” ma’nâları da verilmiştir. “Müstekîm” kelimesi de “İstikâmet”ten türemiştir.
“İstikâmet” masdarının ism-i fâili olan “müstekîm”, “doğru olan, düzgün olan, eğrisi-büğrüsü olmayan, hakk olan” anlamında kullanılmaktadır. “Sırât-ı müstekîm” de, “Allah’ın dosdoğru yolu” anlamına gelir. Zâten İslâmın bir adı da, “Sırât-ı müstekîm”dir. Çünkü bu yol eğrisi-büğrüsü olmayan, sağlam olan, dosdoğru yoldur…
Bilindiği üzere, biz Müslümânlar, makâlemizin başında da işâret etiğimiz gibi, her gün 5 vakit namazımızın her rek’atında birer kerre, toplam 40 defa Fâtiha Sûresini okuyarak, “Allah’ım! Bizi, sırât-ı müstekîme, doğru yola ilet” diye duâ etmekteyiz.
Evet, her gün 17 defa “Farz”larda, 3 defa “Vitir”de, 20 defa da “Sünnet”lerde olmak üzere, toplam 40 defa okuduğumuz “Fâtiha-i şerîfe”de, Cenâb-ı Hakk’a, “Bizi, (itikâd, söz, iş ve ahlâkımızda) sırât-ı müstekîme hidâyetle/doğru yola ilet; (bizi, râzı olduğun ve en mükemmel kıldığın mukaddes İslâm dîni ve en sevgili Peygamberinin yolu olan hak yolda sâbit eyle); kendilerine (fazlından ve ihsânından) ni’met verdiğin/ihsân, lütuf ve ikrâmda bulunduğun (mes’ûd ve bahtiyâr) kimselerin (yanî Peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve velîlerin) yoluna eriştir; (hakkı kabûl etmeyip küfre vardıklarından) gazaba uğrayanların (Yahûdîlerin) ve sapmışların, sapıkların (Hıristiyânların) yoluna değil.” (Âmîn=Kabûl buyur Allah’ım!) [Fâtiha, 6-7] diye duâ etmekteyiz, yalvarıp yakarmaktayız.