İlme ve ilim adamlarına verilen yüksek değer…


İlme ve ilim adamlarına verilen yüksek değer…

En son ve en mükemmel dîn olan İslâmiyette, ilme ve ilim adamlarına çok büyük değer verilmiştir. Mukaddes dînimizde okumanın önemi de çok büyük ve kitap sevgisi ise had safhadadır. Bunu, İslâmiyetin ilk emrinin “Oku” diye başlamasından anlamak mümkündür.

Herkesçe bilindiği gibi, mahlûkâtın, yaratıkların en üstünü olan “insan”ların diğer varlıklardan mümtâz (seçkin), imtiyâzlı ve üstün olmaları, kuvvetle, vücut iriliğiyle, çok yemekle, yiğitlikle değil, îmân, takvâ, ilim, ahlâk ve edebe sâhip olmaları iledir.

“Şerefü’l-insâni bil-ilmi vel-edeb, lâ bil-mâli ve’n-neseb: İnsanın şerefi ilim ve edebledir. Mâl ve neseble değildir” kelâm-ı kibârı (büyüklerin sözü), ne kadar mânidârdır ve konuyu ne güzel özetlemektedir? Bu sözün, Hazret-i Ali Efendimizin sözü olduğu da ifâde edilmektedir.

Bundan dolayı, en son ve en mükemmel dîn olan mukaddes dînimiz İslâmiyette, ilme, ilim adamlarına, kitâba, okumaya çok büyük önem verilmiştir.

Yine “İlim rütbesi, rütbelerin en yükseğidir” hadîs-i şerîfi, ilim rütbesinin durumunu yeteri kadar ifâdeye kâfî olsa gerektir.

Şimdi de bugünkü konumuzla ilgili birkaç âyet-i kerîme mealini sunmak istiyoruz:

De ki, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak temiz akıl sâhipleri (bunları) düşünürler.” (Zümer, 9)

“… Allah, sizden îmân etmiş olanlarla, kendilerine ilim verilmiş bulunanların derecelerini yükseltir…” (Mücâdele, 11) 

“Allah’tan kulları arasında (hakkıyla) ancak âlimler korkar…” (Fâtır, 28)

Âl-i İmrân sûresinde, Allahü teâlâ, varlığına ve birliğine zâtını ve melekleri şâhid gösterirken, ilim sâhiplerini de şâhid olarak zikretmiştir. Bu ne kadar yüksek bir izzet ve şereftir. Ayrıca “Eğer şükreder ve îmân ederseniz, Allah size azâb etmez”, “(Habîbim) de ki: Eğer duânız (yanî îmânınız) olmasa, Rabbim size değer vermez” ve “Eğer müminler iseniz, en yüce kimselersiniz” gibi daha birçok âyet-i kerîme vardır.

Sevgili Peygamberimizin, bu konudaki hadîs-i şerîflerinden de birkaç tanesini zikredelim:

“Ya âlim veya öğrenci yahud dinleyici olarak veyahud da (bunlara) muhabbet besleyerek hâl ve istikbâlini te’mîn et. (Bu dört grubun dışında) beşinci olma, yoksa helâk olursun.”

“İlim taleb etmek (erkek ve kadın) her Müslümâna farzdır.”

“Sadakanın en fazîletlisi, Müslümân kimsenin ilim öğrenmesi, sonra onu Müslümân kardeşine öğretmesidir.”

“Kim bildiği ile amel ederse, Allah ona bilmediklerini de öğretir.”

Bir rivâyette: “Bilmediği ilme onu vâris kılar” buyurulmuştur.

 





Prof. Dr. Ramazan Ayvallı

Kategori içindeki yazılar: Ramazan Ayvallı