İbâdetlerde kamerî aylar esâs alınır…

İslâmiyette, güneş yılının ayları içinde sayılı herhangi bir mübârek gün yoktur. Doğum günü ve mübârek geceler, hep hicrî yıl ile kutlanır.
 
31 Aralık 2023 (19 Cemâzil-âhır 1445) Pazar günü ömrümüzden bir mîlâdî sene daha gitti. Ölüme, kabre, âhırete biraz daha yaklaşmış olduk.
Hicrî-kamerî senenin de ilk 6 ayı 5 gün evvel bitmiş oldu. Hicrî senenin ayları: Muharrem el-harâm, Safer el-hayr, Rebîul-evvel, Rebîul-âhır, Cemâzil-evvel, Cemâzil-âhır, Recebül-ferd, Şa’bânül-muazzam, Ramazânül-mübârek, Şevvâl eş-Şerîf, Zil-ka’de ve Zil-hicce aylarıdır…
Ma’lûm olduğu üzere, İslâmiyette, güneş yılının ayları içinde sayılı herhangi bir mübârek gün yoktur. Burada şunu ifâde etmeden geçmeyelim: Aslında doğum günü ve mübârek geceler, hep hicrî yıl ile kutlanır. Bütün ibâdetlerde ve dînî faâliyetlerde hicrî-kamerî aylar esâs alınır. Oruç, hac, kurbân ve bayram günleri, hep hicrî-kamerî aylara göre tesbît edilir. Haccı, Allahü teâlânın bildirdiği Zilhicce ayında yapmayıp da, mîlâdî bir ayda, meselâ ocakta yapmak; orucu, Ramazân ayında değil de, şubâtta veya martta tutmak; Cuma namazını cuma günü değil de pazar günü kılmak dîni değiştirmek olur. O şekilde yapılan ibâdetlerin hiçbirisi sahîh olmaz.
Bu vesîleyle ifâde edelim ki, Muharrem ayının birinci gecesi, Müslümânların hicrî-kamerî yılbaşı gecesidir. Muharrem ayının 1. günü de, Müslümânların yeni yılınınilk günüdür…
Malûm olduğu üzere takvîmlerin, “Hicrî (Kamerî ve Şemsî)”, “Mîlâdî”, “Mâlî”, “Rûmî” gibi çeşitleri vardır. Ayın, dünya etrâfında 12 defa dönmesiyle bir “kamerî sene” meydâna gelir ve 354 gündür; dünyânın güneş etrâfında 1 defa dönmesiyle de bir “şemsî=mîlâdî sene” oluşur, o da 365 gündür.
Mîlâdî senede, Hazret-i Îsâ aleyhis-selâmın doğduğu zannedilen târih, yılbaşı kabûl edilmiş; hicrî takvîmde ise, Peygamber Efendimizin hicreti, sene başı kabûl edilmiştir.
Hicret, lügatte göç etmek, bir memleketten başka bir memlekete gitmek mânâsınadır. Hemen hemen bütün Peygamberler, dînin emirlerini yerine getirmek ve yaymak için hicret etmişlerdir. Bunlardan Hazret-i İbrâhîm, Hazret-i Mûsâ, Hazret-i Lût ve Hazret-i Îsâ’nın (aleyhimüs-selâm) hicretleri meşhûrdur. 
Ayrıca Eshâb-ı Kehf’in de Allah yolunda yaptıkları hicret, Kur’ân-ı kerîmde bildirilmektedir. Eshâb-ı kirâm da, Medîne-i münevvere’ye hicretten önce, iki defâ Habeşistân’a hicret etmişlerdir.
Târihte, özellikle İslâm târihinde; sebep, mâhiyet ve netîceleri îtibârıyla en mühim hicret, Peygamber Efendimiz Muhammed aleyhisselâmın, İslâm dînine inanan Eshâb-ı kirâmıyla beraber, Mekke-i Mükerreme’den Medîne-i Münevvere’ye yaptıkları hicrettir. Bu büyük hâdiseye, sadece “Hicret” veya “Hicret-i Nebeviyye” denir ve hicrî takvîmin başlangıcıdır. Bu “Hicret”, hem İslâm târihinin, hem de cihân târihinin en mühim hâdiselerinin başlarında gelir.




Kategori içindeki yazılar: Ramazan Ayvallı