“Hoca, talebesini rûhânî ve cismânî terbiye eder”

“Tasavvuf büyükleri, Ehl-i sünnet âlimlerinin büyükleridir. Bunlar, Kitâb ve sünnet ile amel ederler…”

 

 

 

Ziyâüddîn Mahdûm hazretleri büyük âlim ve velîlerdendir. 1485 (H.890) senesinde Azerbaycan’da Şirvan’da vefât etti. Babası Ali Fâzıl, Şirvan’ın Kâdı’l-Kudâtı ve zamânının önde gelen âlimlerindendi. Muhtelif ilimleri babasından öğrendi. Seyyid Yahyâ Şirvânî hazretlerinin sohbetlerine devam ederek tasavvufta yüksek derecelere kavuştu. İcazet verilerek talebe yetiştirmeye başladı.

 

Buyurdu ki: “Tasavvuf büyükleri, Ehl-i sünnet âlimlerinin büyükleridir. Bunlar, Kitâb ve sünnet ile amel ederler. Hak üzere olmanın iki şâhidi vardır. Biri suverî diğeri mânevîdir. Suverî olan; emir ve yasakları yerine getirmek sûretiyle İslâm dînine uymak, Resûlullah efendimizin ahlâkına uymak sûretiyle ahlâkını güzelleştirmektir. Mânevîsi ise; hocanın, talebeyi suverî mertebesine çıkardıktan sonra, Resûl-i ekreme teslim etmektir. Hoca, talebesini bâzan rûhânî bâzan cismânî terbiye eder.”

 

Ziyâüddîn Mahdûm hazretlerinin evinde, hizmetlerini gören Sucu Muhammed Dede isminde bir zât vardı. Bunun çocuğu olmuyordu. Bir gün Ziyâüddîn Mahdûm’un huzûruna giderek; “Otuz senedir sizin hizmetinizde bulunuyorum. Bu müddet zarfında, bize hayırlı halef olacak bir oğlumuz olmadı. Sizden, bir çocuğumuz olması için duâ istirhâm ediyoruz” dedi. O sırada yağmur yağıyordu. Ziyâüddîn Mahdûm, ona; “Dede, bize şu yağmur suyundan bir bardak doldurup getir!” dedi…

 

Muhammed Dede, bir bardak yağmur suyu getirince, Ziyâüddîn Mahdûm hazretleri; “Bir Fâtiha-i şerîfe okuyalım. Fâtiha-i şerîfe ile nice kapalı kapılar açılır. Murâdlarına kavuşamamış olanlar, murâdlarına kavuşurlar. Bu sudan üçer yudum içersiniz, inşâallah murâdınıza nâil olursunuz” buyurdu. Dede Efendi ile hanımı, Ziyâüddîn Mahdûm’un Fâtiha-i şerîfe okuduğu yağmur suyundan üçer yudum içtiler…

 

Bir süre sonra Sucu Muhammed Dede’nin hanımı hâmile oldu. Ancak çocukları âmâ olarak dünyâya geldi. Çocuğun gözünün açılması için doktorlara mürâcaat ettiler ve çok ilâç kullandılar. Fakat bir netice alamadılar. Sonra Dede Efendi, doğruca gidip durumu Ziyâüddîn Mahdûm hazretlerine anlattı. O da; “O çocuk benim oğlumdur. O büyüyünce, inşâallahü teâlâ ilmi ile amel eden kâmil bir insan olacaktır. Onu bana getirin” dedi…

 

Muhammed Dede, oğlunu Ziyâüddîn Mahdûm’a getirdi. Ziyâüddîn Mahdûm, çocuğun sağ kulağına ezân-ı Muhammedî okudu. O ânda çocuğun sağ gözü görmeye başladı. Sol kulağına ikâmet okuyunca, sol gözü de görmeye başladı. Çocuk büyüdüğü zaman, Ziyâüddîn Mahdûm hazretlerinin buyurduğu gibi kâmil bir insan oldu.

 

 

 

Vehbi Tülek’in önceki yazıları…

Kategori içindeki yazılar: Vehbi Tülek