Mübârek aylar, asliyetimize, kendimize dönüş için, günâhlardan, kusûr ve kabâhatlerden tevbe ve rücû’ için çok önemli fırsatlardır.
Cenâb-ı Hak, kullarına çok merhametli ve şefkatli olduğu, çok acıdığı için bazı gecelere, günlere ve aylara husûsî kıymet vermiş, bu gece, gün ve aylardaki duâ, tevbe, namaz ve oruç… gibi ibâdetleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Aslında kullarının çok ibâdet yapmaları, duâ ve tevbe etmeleri için böyle gece, gün ve ayları birer sebep kılmıştır.
Büyük İslâm âlimi İmâm-ı Gazâlî hazretleri buyurmuştur ki:
“Âhiret yolcusunun, ibâdetle ihyâ edilmesi kuvvetle müstehab olan mübârek gece, [gün ve ay]ları boş geçirmesi uygun değildir. Çünkü bunlar, hayır mevsimleri ve kârı bol olan gece, [gün ve ay]lardır. Kazançlı mevsimleri ihmâl eden tüccâr, bir kâr sağlayamadığı gibi, mübârek gece, [gün ve ay]ları gafletle geçiren âhiret yolcusu da maksada ulaşamaz.”
Âdemoğlu [insan], mahlûklar, yaratılanlar içinde en mümtâz ve en mükerrem bir şekilde yaratılıp yükselmelere ve alçalmalara müsâit kılınan bir varlıktır. İnsan, yüce Yaratıcı tarafından bu dünyâya “eşref-i mahlûkât = yaratılmışların en şereflisi” olarak gönderilmekle beraber, bunun yanında imtihâna da tâbi tutulmuştur.
İşte “üç aylar” ve bu aylardaki mübârek gece ve günler, yaratılmışların en şereflisi olma özelliğini unutarak, nefis ve şeytânların tuzaklarına düşmüş ve her iki dünyâsını zindâna çevirecek günâh, isyân ve gaflet bataklıklarında boğulmakla karşı karşıya gelmiş insanların kurtuluşları için uzatılan can simidi gibidirler. Mübârek aylar, asliyetimize, kendimize dönüş için, günâhlardan, kusûr ve kabâhatlerden tevbe ve rücû’ için çok önemli fırsatlardır.
Receb ayı, Âdem aleyhisselâmdan beri kıymetli idi. Bu ayda muhârebe etmek günâh idi; her ümmet, bu aya saygı gösterirdi. Zâten “Receb” demek, “mürecceb, mu’azzam, muhterem, kıymetli” demektir.
Receb ayının ilk Cuma gecesine “Regâib Gecesi” denir. Receb ayının her gecesi kıymetlidir. Her Cum’a gecesi de kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, dahâ da kıymetli olmaktadır.
Receb ayının kıymeti, çeşitli hadîs-i şerîflerle bildirilmiştir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Receb ayında, takvâ üzere bir gün oruç tutana, oruç tutulan günler dile gelip ‘Yâ Rabbî, onu mağfiret et’ derler.”
“Receb büyük bir aydır. Allah, bu ayda hasenâtı kat kat eder. [Burada Receb ayında 1 gün, 7 gün, 8 gün, 10 gün, 15 gün oruç tutanların mükâfâtları ayrı ayrı bildirilmiştir]” [Taberânî]
Bu aylarda, gece ve günlerde içimizi ve dışımızı bilen Rabbimize karşı, nefsimizi muhâsebeye çekmeli, O’nun, bizim dünyâ ve âhıret hayâtımızı Cennet’e çevirmek için gönderdiği mukaddes dîni İslâma tâm teslîm olup olmadığımızı gözden geçirmeli, hiç vakit geçirmeden İslâmın rahmet, bereket, mağfiret, fazîlet ve hayât bahşeden çeşmesinden kana kana nasip almak için bu ayları, günleri ve geceleri başlangıç yapmalıyız.
Bütün mübârek gece ve günleri, birer ganîmet bilmeli, bu fırsatları iyi değerlendirmelidir.