Hasımlar bizi tâciz etti ancak biz onları rahatsız etmeyiz!..

Bir gün, Küçük Ârif Çelebi için Bolvadin mahkemesine şikâyette bulunurlar!

 

 

 

Küçük Ârif Çelebi Mevleviyye tarîkatının büyüklerindendir. Afyonkarahisar’ın Bolvadin ilçesinde doğdu ve orada yaşadı. Şeyh Küçük Mehmed Efendinin sohbetlerinde yetişip kemâle geldi. Hocası onu kızı ile evlendirerek kendisine dâmad yaptı. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin mânevî işâreti ile hocasının vefâtından sonra yerine geçti.

 

Bir gün, Bolvadin mahkemesine şikâyette bulunup, mahkeme ilâmı çıkarttırdılar. Mahkemede hasımlar kendisinden hak talebinde bulundular. Yaratılıştaki cömertlikleri sebebiyle istenilen meblağı îtirâz etmeden ödediler ve şöyle buyurdular: “Hasımlarımın bu fakiri tâciz ettiği, rahatsız ettiği akıl sâhipleri indinde mâlumdur. Ancak, bu istenilen meblağın gerekçesinin açıklanmasını istesek, biz onları tâciz etmiş olurduk.

 

Çünkü o zaman işin içyüzü ortaya çıkardı. Sonra biz bu borçtan berî olduğumuza yemin etsek, dedemiz hazret-i Ebû Bekr’in yolundan ayrılmış olurduk. Zîrâ yok yere ona bin dînar borç isnâd edildiğinde böyle bir borcu olmadığına dâir yemin etmeyip, o borcu verdi. Ayrıca onların bize karşı muâmeleleri sebebiyle sevap kazanmamız, onların ise bizim yüzümüzden cezâlandırılmaları bize uygun düşmez.”

 

Küçük Ârif Çelebi bir sohbetleri sırasında şöyle buyurdu: “Bizden istenilen malı îtirâz etmeden vermekle, o kadarcık bir şey için yemini fedâ etmekten, buna ilâveten aramızda düşmanlığın büyümesinden, pâdişâhımızın başını ağrıtmaktan da sakınmış olduk.”

 

Küçük Ârif Çelebi, Büyükkalecik köyüne gitmişti. Etrâfı seyrederken yüksekçe bir kaya görüp oraya merdivenle çıktı. O bölge hep taşlık ve kayalıktı. Etrâfa ibret ve hayranlıkla bakıyordu. Bu sırada köy halkından şakacı birisi, kayaya dayalı merdiveni sakladı. Şeyh Ârif Çelebi inmek için merdiveni aradığında; “Bize bir ikrâmda bulunmadıkça merdiven gelmez” diye latîfe yaptı.

 

Çelebi Ârif Efendi de; “Doğru söylüyorsun” deyip cebinden üç avuç dolusu para serpti. Herkes para toplamakla meşgul iken, Allahü teâlânın izni ile herkesin gözünden kaybolup, dergâhındaki odasına gidip oturdu. Biraz sonra orada bulunanlar yerden paraları toplayıp doğrulduklarında taşın üstünde Çelebi Ârif Efendiyi göremediler. Etrâfı aradıkları hâlde bulamadılar. Herkes şaşırıp kaldı. Durumu haber vermek için dergâha gittiklerinde, Ârif Efendiyi odasında oturuyor buldular. Nasıl geldiğini sorduklarında; “Bu bize ecdâdımızdan mîrâstır. Bunda garib bir şey yoktur” buyurdu.

 

 

 

Vehbi Tülek’in önceki yazıları…

Kategori içindeki yazılar: Vehbi Tülek